26 Ağustos 2011 Cuma

Bu cuma başka cuma :)

Bu cuma o kadar çok şeyle birleşti ki ...

İş hayatım boyunca cuma günlerini her zaman çok sevmişimdir. Ertesi gün tatildir.. gezme günüdür..hatta okul zamanı da çok severdim... ertesi gün her olasılıkta tatildir...ve tatil kesinlikle güzeldir...

hele ki böyle bayram tatiliyle resmi tatilleri yıllık izin dönemini getiren cumalar candır...mutluluktur... çikolata yemiş hissi uyandırır insanda :)

birde düşünsenize..şimdi tam 1 hafta tatil var önünüzde.. süpper... bir yıllık izinden tatil alıyorsunuz üstüne...ne oldu duble süpper :))

Bu iki hatalık süre içinde ne güzel kahve sohbetleri olur arkdaşlarla... deniz kıyısında, anne kucağında, arkadaş fısıltısıyla...

Herkese şimdiden iyi bayramlar....
ve mutlu olmasını bilen paylaşmayı seven herkese iyi tatiller...

picole :)

Kadir geceniz mübarek olsun...



“Dogrusu biz Kur’an’i Kadir gecesinde indirmisizdir. Kadir gecesinin ne oldugunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayirlidir. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü is için inerler. O gece, tanyerinin agarmasina kadar bir esenliktir” (Kadir, 1-5).

Kuran 'da bahsedilen tek ay olan Ramazan ayının 26. gecesini 27. gecesine bağlayan gece Kadir gecesi olarak umulur. Umulur çünkü kesin bir tarih verilmemiştir.

Hadislere bakacak olursak ;

- Ubâde b. Sâmit (r.a) şöyle demiştir: Resûlu’llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem, Kadir Gecesi’ni haber vermek üzere Hâne-i Saâdetinden çıktı. Derken Müslümanlardan iki kişi kavga ettiler. Buyurdular ki: Ben, size Kadir Gecesi’ni haber vermek üzere çıkmıştım. Filân ile filân kavga ettiler de ona dâir olan bilgi kaldırıldı. İhtimâl ki hakkınızda bu daha hayırlıdır. Artık siz, Kadir Gecesi’ni yirmiden sonraki yedinci veya dokuzuncu veya beşinci gecelerde arayınız

- İbn-i Abbâs (r.a)’dan rivâyet edildiğine göre, Nebî salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ashâb’ım! Siz leyle-i Kadr’i Ramazan’ın aşr-ı ahîrinde arayınız!. Leyle-i Kadir, ya Ramazan’ dan dokuz gece kala, yâhut yedi gece kala, yâhut da beş gece kaladır

- Âişe (r.a)’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ramazan’ın son on günü girince, Nebî salla’llâhu aleyhi ve sellem ibâdet konusunda daha da ciddî bir sa’y ü içtihâd arz ederlerdi. Gecesini ihyâ eder, ehl ü âilesini de ibâdet için uyandırırdı.

- Ebû Hüreyre radiyallâhu anh’den: Şöyle demiştir: Resûlu’llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Her kim, imânından dolayı ve mükafatını yalnız Allâh’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.

Bin aydan daha hayırlı olan, meleklerin dünyaya indiği bu geceyi bereketlendirmek bizim elimizdedir.

Bu gecede amel, ibâdet, zikir ve tefekkürle ulaşılacak olan hayır ve mükâfat, onsuz bin ay amel ile kazanılacak olan ecir ve sevaptan daha fazladır. Bir sınır ve miktar ile sınırlandırılamayacak kadar çok hayırlıdır. Bu da Cenab-ı Hakk’ın, sırf Hz. Muhammed (s.a.v.) ümmetine bir lûtuf ve ihsânıdır. Resûlüllah (s.a.v.), bu geceyle alâkalı olarak bizlere şunları hatırlatmaktadır: “Kim inanarak ve sırf Allah rızası için Kadir Gecesi’nde (Allâh‘a ibâdet için) kalkarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Demek ki, bu geceyi değerlendirmenin birinci şartı kalkmak, yani gafletle geçirmemektir. Resûlüllah (s.a.v.) namaz kılmış, Kur’an okumuş, duâ ve tefekkürde bulunmuştur. Kadir Gecesi’nin ramazan ayında, bâhusus son on gününde saklı oluşunun hikmeti, insanların ona güvenip diğer zamanlarda isyana dalmamaları… Bir diğeri de yine buna bağlı olarak, Kadir Gecesi’ne tesadüf etme ümidiyle ramazân-ı şerifin tamamını ihya etmelerini istemek olabilir. Bir hadis-i şerifte de Resûlüllah Efendimiz, “Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır” buyurur.

Kadir gecesinin kadrini, Kur’an-ı Kerim’in “Kadr Suresi” gayet açık bir üslup ile anlatmaktadır. Bu surenin bir ayet-i celilesinde Allah (c.c) şöyle buyuruyor.
“Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.”

Efendimiz (s.a.v)’in mübarek sözlerinden pek çoğunda, Kadir gecesinin çok hayırlı bir gece olduğu ve Ramazan ayının 27. Gecesine tesadüf ettiği bildirilmiştir.

Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu.
“Eğer cennetten bir adam çıksa, ve bütün dünya ehli de ona misafir olmak isterse o hepsini yedirir içirir, giydirir. İşte Kadir Gecesi de Hakk’ın misafirlerinden birirdir. Onun ziyafeti bütün dünya halkına yeter. Mahlukatın tümü Allah’ın misafiri ve kullarıdır. Onun keremi onlara yetmez mi, cömertliği onlara kafi gelmez mi?

Efendimiz (s.a.v) Kadir gecesinde neler yapılacağını, zaman zaman ümmetine ve özellikle mü’minlerin anneleri olan hanımlarına söylemiştir. Hz. Aişe validemiz şöyle anlatıyor:

“Allah resülu (s.a.v) bir akşam odama girdi. Ben ise yatağımı serdim, uyumaya hazırlanıyordum. Şöyle buyurdular:
-Ey Aişe! Bu gece şu dört ameli işlemeden uyuma:

a. Kur’an-ı Kerim’i bir defa olsun hatmet.
b. Peygamberleri, kıyamet gününde kendine şefaatı kıl.
c. Bütün müslümanların rızasını kazan.
d. Hac ve umre yapmadan uyuma.
Allah Resulü (s.a.v) bunları söyledi ve hemen namaza durdu. Bende kalkıp yatağın içine oturdum. Resülulllah (s.av) namazını bitirinceye kadar bekledim.

Nihayet Allah Resülu namazını bitirip selam verince sordum.:
-Ya Resüllallah! Anam babam sana feda olsun, bana dört şeyi yapmadan uyumamamı emrettiniz. Ama ben, bu kadar işi bu kısa zamanda nasıl yapabilirim? Bir çare göstermediniz.
Bunun üzerine Allah’ın Resülu tebessüm ederek şöyle buyurdular:
-Ey Aişe! Dediklerimi yapman o kadar güç bir iş değildir. Çaresi şudur:

a. üç kez İhlas Suresini okursan, Kur’an-ı bir defa hatmetmiş sevabı alırsın.
b. Bana ve diğer peygamber kardeşlerime salat ve selam okursan, bizler kıyamet gününde sana şefaatçı oluruz.
c. Mü’min kardeşlerinin Allah’ın affına mazhar olmaları için istiğfar okursan, onların hepsinin rızasını kazanırsın.
d. “Sübhânellâhi vel hamdülillahi ve lâ ilâhe illellâhü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym” tesbihini okumaya devam edersen, bir hac ve umre yapmış kadar ecir kazanırsın.”

Kadir gecesinin zamanı hususunda alimler arasında ihtilaflar doğmuştur. Kimi son on gününde kadir gecesinin aranması gerektiğini savunurken, bazıları daha değişik zamanlar ileri sürmüşlerdir. Aslında Ramazan ayı boyunca bütün gecelerde Kadir gecesinin araştırılması gerekir.

Kadir gecesinin sessiz ve sakin, fırtınasız, ne fazla sıcak, ne fazla soğuk, uyanık bulunan kimselere huzur ve huşu bahşettiği, sabahleyin doğan güneşin saçtığı ışınların gözleri tırmalamadığı çeşitli alimlerce ileri sürülmüştür.

Ramazan gecelerinde çok ibadette bulunulmasını temin için, o gecenin hangi gecede olduğu gizlenmiştir

Kadir gecesinin belirtileri

Kadir gecesinin bazı alâmetlerinden söz edilmiştir.

O gecenin sabahında güneşin parıltısız olarak, yani çevresinde ışık hüzmeleri görünmeden ve gözü rahatsız etmeden dolunay gibi doğup yükselmesi, o gece havanın nisbeten ılıman olması gibi.

Ayrıca, karanlık yerlerden dahi nurlar parladığını farketmek, o gece yapılan duaların kabul olduğuna şahit olmak gibi haller de bu belirtilere dahil edilmiştir.
Bu gecenin özel alâmetlerini farketmek, elbette herkes için mümkün değildir. Ancak ilâhi lütuf ve manevi keşifle birşeyler görülüp sezilebilir. Bununla beraber, o gece olağanüstü şeyler görüp ibadetten uzak kalmaktansa, hiçbir şey görmediği halde dua ve ibadet halinde olmak elbette daha iyidir.

Kadir gecesini iyilik ve ibadetle ihya ederek araştırmak müstehap olduğu gibi, o geceyi zamanında farkeden kimsenin bu müşahedesini fazla açığa vurmadan gizlemesi, Allah’a şükür ve duada bulunması da müstehaptır.
Kadir gecesini takib eden gündüz de, cuma gecesi ve gününde olduğu gibi hayır ve ihya bakımından o geceye dahil sayılır.

Kadir gecesini nasıl ibadetler yapmalıyız?

Kadir gecesini, namaz kilarak, Kur’an-i Kerim okuyarak, tövbe, istigfar ederek ve dua yaparak degerlendirmeliyiz.

Üzerinde namaz borcu olanlarin nafile namazi kilmadan önce hiç degilse bes vakit kaza namazi kilmalari daha faziletlidir. Kazasi yoksa nafile kilar.

Süfyan-i Sevri: “Kadir gecesi dua ve istigfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir” demistir (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313).

Hz. Aise (r.ah) söyle anlatiyor: “Ey Allah’in Resulü! Kadir gecesine rastlarsam nasil dua edeyim? diye sordum. Resulüllah (s.a.v):

“Allahümme inneke afüvvün tühibbü’l-afve fa’fu annî (Allah’im sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet)” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).

Bu gecenin öyle bir ani vardir ki o anda yapilan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli ani yakalamak için gecenin bütününü tövbe ve istigfar ile geçirmek gerekir. Bu da kisinin imanini tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azindan teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.

Bu, bin aydan hayirli oldugu bildirilen gecede insanlik alemini huzura kavusturmak için gerekli olan esaslar indirilmistir. Namaz, zikir, tesbih, Kur’an okumak gibi bedeni ibadetlerimiz yaninda düsünce ile ibadet olarak isimlendirdigimiz tefekkürü insanligin amaci nedir? olgun insan olma mertebesine nasil ulasabiliriz? Nasil insanliga daha iyi hizmet edip, daha çok sevgi sunabiliriz? seklindeki odak noktalari ile güçlendirelim.

Unutmayalim ki; özellikle bu gecede Tevvab olan Allah tövbelerimizi kabul edecektir. Bizlere bir ikram olarak sunulan bu kutsal Kadir gecesinde dualarimizdan insanligin huzuru, sevgi ve kardesligin saglanmasi ve devami için bizlere daha fazla güç, iman vermesi için yakaralim. Yalniz kendi sevdigimiz insanlarin degil, bütün insanlarin sevgiye layik oldugunu animsayarak sevgide saglam ve cömert bir ruha sahip olmak için de yardim dileyelim. .

Kadir Gecesi Namazı:

Kadir gecesinde nafile olarak en az 4 rekat Kadir Gecesi namazı kılınabilir.
Bu namazda Zamm-i sure olarak Kadr Suresi, İhlas Suresi okunur.
“niyet ettim, Kadir Gecesi’nde Allah rızası için nafile namazı kılmaya” diye niyet edilir.
1. Rek’atta; bir kere Fatiha Suresi okunup amin denir ve 3 kere Kadr Suresi okunur.
2. Rek’atta; bir kere İhlas Suresi okunup amin denir ve 3 kere İhla Suresi okunur. Ruku secdeler yapılıp oturulur. Ettehiyyat, salli barik duaları okunup selam verilir.
3. ve 4. rekatler da aynı şekilde kılınır.
Namazdan sonra bir kere Teşrik Tekbiri
“Allahu ekber, Allahu ekber, la ilahe illalahü vallahü ekber. Allahu ekber, ve lillahil hamd”
100 kere Kadr Suresi
100 kere İnşirah Suresi,
ve 100 kere de Kadr duası
“Allahümme inneke afüvvün kerimün tühıbbül afve fe’fu anni” okunur.

Manası: “Allah’ım, şüphesiz sen, affedicisin, kerimsin, kullarını affetmeyi seversin, beni de affet(Ya Rabbi)”

Tesbih namazı kılınırsa çok büyük sevap kazanılır.

Tesbih Namazı şöyle kılınır:
Günahların afvına vesîle olan tesbih namazı 4 rek’atlı bir namazdır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezber bilmek gerekir:
سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ وَلاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيم
“Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym”
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir. “Allâhü Ekber” diyerek namaza başlanır.

Yukarıdaki tesbih:
Sübhâneke’den sonra 15 kere
Zamm-ı sureden sonra 10 kere,
Rükûda rüku tesbihinden sonra 10 kere,
Rükûdan doğrulunca 10 kere,
Secdede secde tesbihinden sonra 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secde de secde tesbihinden sonra 10 kere,
okunur.
Böylece birinci rek’at kılınmış olur. İkinci rek’ate kalkılınca Fâtiha-i şerîfe’den önce yine 15 kere, diğer yerlerde de, tarif edildiği gibi 10′ar kere okunarak 4 rek’at tamamlanır.
Tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlarda olduğu gibidir. Fark sadece okunan tesbihlerdir. İkinci rek’atte oturulduğunda, “Et-tehiyyâtü…”‘den sonra, “Allâhümme salli…“ ve “Allâhümme bârik…“, üçüncü rek’at için ayağa kalkıldığında da “Sübhâneke…” okunacaktır.

Tesbih namazında her rek’atte okunan tesbih adedi 75′dir. Dört rek’atte 300 tesbih okunmuş olur.



Kaynaklar
1) Hak Dini Kur an Dili. 6:4592
2) Muvatta. İtikâf:6
3) Duhan Suresi, 3.
4) Hak Dîni Kur’ân Dili, 9:5970.
5) Müsned, 2:27.
6) Buhari, Siyam: 71, İbni Mâce, Dua
7)Yusuf Tavaslı Üç Ayların Fazileti



25 Ağustos 2011 Perşembe

Tatilimizi Rezil eden 13 şey!

Hepimizin tatili aslında benzer şeylerle rezil oluyor...

Hava koşulları()
Çoğu kişi aynı dertlerden muzdarip... Sanıyoruz ki bir tek biz bu sorunları yaşıyoruz. Oysa bakın, tatile giden hemen hemen herkes bunları konuşuyor, bunlardan nefret ediyor. İşte tatilimizi rezil eden 13 şey

1- hava Koşulları :

Havanın sağı solu belli olmaz... Siz güneşli zannederken, hem de yaz ortasında, bir anda yağmur başlar ve günlerce devam edebilir. Tatiliniz de zehir olur! Meteoroloji bazen pek tutturamasa da, en az 5 günlük raporları inceleyip tatile çıkmakta fayda var!

2- uçağa binerken ayakkabı çıkarma töreni

İnsanı canından bezdiren bu uygulama, bir yandan güvenlik daha önemli diyerek sustuğumuz, bir yandan da gıcık olduğumuz bir durum. Bir de uçakta veya otobüste ayakkabılarını çıkaranlar var ki, onlara hiç değinmemek en güzeli!

3- yolculukta sohbet etmek isteyenler

Bunu seven de vardır muhakkak ama çoğunluğun bu durumdan hiç hoşlanmadığı ve sorulan soruları kısa cevaplarla geçiştirdiği biliniyor! Aman yanınızdakine dikkat!

4- Rötar kabusu

Uçağın rötar yapması kadar insanı seyahatten soğutan başka bir şey var mıdır? O an geri dönesiniz gelir ama artık çok geçtir! Saatleriniz havaalanında geçebilir!

5- Aldatan otel fotografları

İnternetten araştırırken adeta cennetten bir parça gibi görünen oteller, gittiğinizde yepyeni bir kabusun kapılarını açabilir. İşte bu durumda yapılacak şey, ya oteli derhal terketmek ya da o fotoğrafları koyanı bulmak!!

6- Değişken fiyatlar

Otelin içinde alacağınız herhangi bir şeyin fiyatı, dışarıdan alacağınızdan çok daha yüksek olur. Kahrolmadan durumu kabullenseniz iyi olur deriz!

7- Şezlong kapmaca

Sahilde iyi bir bulmak için kahvaltıya giderken havlumuzu şezlonga sermek adettendir. En korkuncuysa, dönüşte havlunuzun yere atıldığını ve yerinizin kapıldığını görmektir. Sakin olmaya çalışın!

8- Uykucu partner

İşte en fenalarından biri! Siz yeni bir şehri gezmek ve keşfetmek isterken, o saatlerce uyumak ister. Neden tatile sizinle gelmiştir o zaman??? Bilinmez!

9- kötü tuvaletler

Buna diyecek bir şeyimiz yok artık! İnsanlık dışı... İnsanı canından bezdirir!

10- Sürekli Türklerle karşılaşmak

Yurtdışına çıkmışsınız... Yeni yerler, yeni insanlar, yeni kültürler tanıyacaksınız. Ama o da ne? Bir bakıyorsunuz ki, karşınıza sürekli bir Türk çıkıyor ya da sağdan soldan Türkçe konuşmalar duyuluyor. E neden dünyanın bir ucuna geldik o zaman?

11- Ekstra harcamalar

Siz tatili uçak, otel ve yemek parasından ibaret sanadurun! Alışverişleriniz, taksiler, ekstra yemekler, içecekler... daha sayalım mı?

12- Turist avcısı restorantlar

Hem yemekleri kötü olur hem fiyatları fahiş! Rezillik diz boyudur yani. Siz siz olun, turistik dokudan her zaman uzak durun...

13- Çocuklar

Kaçın! Etrafınızda çocuk olmadan tatil yapmanız korkarız mümkün değil. Çocuklar her yerde ve çığlıkları giderek yükseliyor. İmdat!

msn şehirli

Yukarda yazanların hiçbirisini ben demiyorum :) Onlar araştırma sonuçları ama şu araştırmalarda saçma sapan maddeler olmasına da uyuz oluyorum... Bakın tatil de benim neler sinirimi bozar aşağıda madde madde...

1- Hava Koşulları

Evet siniriniz bozulabilir... Kesinlikle bir sürü kıyafet giyipte eşofmanla dolaşabilirsiniz... Ani bir rüzgar yağmur kasırga fırtına :) çıkabilir... Metorolojiye hiç güvenmeyin... Bunun da keyfinizi bozmasına izin vermeyin ... yazın mı gittiniz tatile giyin bikinilerinizi girin denizinize... boşverin yağmurda yüzmek ayrı bir zevklidir...

2- Kötü arkadaşlar

Boşuna dememişler insanı yolculukta tanırsın diye...Çok samimi olduğunuz bir arkadaşınızın kötü bir tatil arkadaşı çıkması çoook sinir bozucu falan değil kabustur kabus... Yada arkadaşınızın sinir olduğunuz o en şapşi arkadaşı gelir hooop güm... işte tail orda mahfolmaya başlar... şuraya gidelim olmaz...bunu yapalım, bakarız... ne ya buraya oturmaya mı geldik...
ben aldırmam diyorsanız süpersiniz...

3- Kışın alınmış fazla kilolar

yaaa tatilinizi berbat eden şeylerin en önünde gelenlerdendir.. herkes en fit haliyle dolaşırken ortalarda siz kendinizi pareoların arkasına saklarsınız öyle... Şimdi anladınız mı o 5 kilo fazlayı acil vermeniz gerekmekte...
Şimdi değil canım olan olmuş artık ... tatil dönüşü başlamayı unutmayın diyete...

4- Regl kabusu

Kadınların en büyük kabusu işte... oldum olucam yaklaştı aman...:) aaa şimdi geciktiriciler var diceksiniz... 3 aylık hamile gibi şişkinlik yapan bir göbekle dolaşmayı kim ister peki... En büyük tatil mahfedicisidir kendileri...

5- Grip olmak

Evet bavul hazır yarın yola çıkacaksınız... Akşam biraz serin miydi ne? Haaapşuuu... buyrun geldi tatilinize katledecek peçete düşmanı... Şimdi tatilde hiç çekilmez hele sıcakta katlanılmayan grip tatilde iki tek atınca gitmez...

6- Otel değişimi

Oda ne demek dediniz değil mi? İnternetten baktığınız otel temiz lüks süpper bir yerdi... Aaaaa süprizzz o otel bu otel değil değişmiş... Bu durum başıma geldiği için biliyorum... Bundan kurtulmak için tek yolunuz var...Ya çok dişli olarak bağırıp çağıracaksınız ve otele kaptırdığınız parayı alıp başka otelde yer tutacak ve tatilnizi kurtaracaksınız yada bunu yapacak bir arkadaş olcak yanınızda :))  paranızı yakıp başka bir otele yerleşmekte var ama o yine tatil rezilliği sınıfına ucundan girmekte... giden paranıza yanacaksınız çünkü 3 ay boyunca :(

7- Otel yemeklerinin kötü çıkması

Otel temiz pak güzel nefis... Ama yemekler tam bir faciaysa buna canınız sıkılabilir... Ama meyveyle idare edin canım... hani o fazla 5 kilo vardıya oda gider bu arada... tansiyonlar da çıkmaz bu sıcakta :) Keyfinizi bozmayın tatile devam :)


8- Uçağın rötar yapması / otobüsün geç kalkması / aacayip trafik olması

Evet bir tatil yerine gitmek üzereyken en sıkıcı durumdur... Çünkü tatilinizden saatler çalar... Sürekli şimdi ordaydık aman şurda takılmasaydık yaklaşmıştık gibi kafanızı yoracak tahminlerde bulunursunuz... Bunun da çözümü var...otel giriş zamanından 1 gün çnce yola çıkın :)

9- İşyerinin tatil gününüzü acil bir durum için iptal etmesi

yorum yok...
ama acil durum farkındayız son günlerdi... tatil yatmadı ama plan bozuldu... herkes gidecek bir siz olmayacaksınız... Siz üstelik çalışmaya da devam edeceksiniz... tamam tamam sustum :)

10- Yaz aşkınız olacağına emin olduğunuz kişiyi kaptırmış olma durumu

:) ne uzun bir madde oldu... Evet tatilin ilk günü... onu gördünüz o buseneki yaz aşkı kadromuza yerleşebilir...ama o da ne yanında biri mi var....
bu durumda en olası durum yeni bir avdır:) ama ya tatilin en güzel yerinde sevgilinizle kavga ettiyseniz...offf kabus demeyin... barışın şimdi kavga etmenin zamanı değil...tüm bunları bir yere not edin...evde hesabını sorarsınız :)





TATİL GÜZELDİR...Birde bitmese...

tatile gitmişsiniz yahuuu daha ne istiyorsunuz... gidemeyen ne kadar çok insan var... tadını çıkarsanıza... yoksa bittiğinde daha çok sinirlerinizi bozacak ve bütün yıl yaz tatilimde iğrençti deyip yılı zehir edeceksiniz kendinize... bırakın tüm olumsuzlukları...biraz polyanna olun... nasıl olsa bitecek güzel bir tatil sonrası bitti diye krize girmek daha güzeldir...

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Yağmurda Aşk...


Sırılsıklam aşık olmak isteyip
Her yağmurda şemsiye açıyorsan...
Aşk sana koşar adım gelsede
Sen yana çekilirsin rahat geçip gitsin diye...

Bloglar...

Son günlerde o kadar çok blog aradım taradım ve okudum ki başarılı olanların neden bu kadar bu kadar tuttuğunu anladım sanırım...

Bugün PUCCA GÜNLÜK'ü keşfettim. Yani haydaa pucca gibi bir blogger'ı yeni mi keşfettin falan deyipte üstüme gelmeyin... tabiki biliyordum tivitlerini falan da takip ediyordum ama farklı bir gözle okudum yazılarını yada okudum diyelim kendimi vererek göz atmadan okudum...her yazısında kendimden birşeyler varmış gibi hissettim.

Sanırım önemli olan da bu.. yazımı çok doğal çok başarılı
büyük ihtimal yazarken abartıyor, ama abartmayı sevimli kılıyor..

İnsan kendisini bu kadar abartı içinde yalın anlatabiliyorsa korkunc bir acıyı anlatırken bile gülümsetebiliyorsa başarılı olması da kaçınılmaz oluyor.

her zaman yazım gücümün iyi olduğunu düşünen ben sanırım çok büyük hayal kırıklığına uğradım kendi kendime... çünkü içinde kalmışları, yaşanmışları hayallerini yada en masum fantezilerini bile anlatmak için kırk kilitli defterler tutmak gerek diye düşünenlerdenim. Bu kadar kolay ve akıcı bir dille yazmayı başarmak içinse insanın içinde gerçekten bir sanatçı ruhunun olması gerekir.

Bu konuda burcuma güvensemde sanırım kırk değil 170 fırın ekmek yemem gerekiyor. Eee rejimde olduğumuza göre de zor gözüküyor...

yinede hayırlısı tabi....

Ama Pucca okumak çok zevkli bilginize...

takip etmiyorsanız takip edile....

PuCCa Günlük

Gabrini 339



Gabrini 339 yeni keşfettiğim
ve
uzun bir zamandır da aradığım bir renkti.

Yaz bitiyor ben aradığım renkleri yeni buluyorum :) Tabi bu renkler kışında kullanılabilir ama ben kışın biraz daha koyu renkler seviyorum sanırım

Aradığım renkleri de  gabrini de buluyorum

Ancaaak  renkleri bulmak yetmiyor tabiki.

Gabrini multivitamin'in bu kullandığım ikinci ojesi.
ancak maalesef fırçaları berbat.
yamuk bir sürüş, aralıklı sanırım çünkü hava kabarcıkları oluyor
ama ilginçtir fırça izi yok :)))

Gabrininin buna mutlaka çözüm bulması gerekiyor.

Oje fiyatları inanılmaz uygun

renkler inanılmaz güzel

oje iki kat bile o kadar hızlı kuruyor ki inanamazsınız

Ama fırçalar
bütün doğruları götürüyor...

hayır elimde bitik oje falan olsa onun fırçasını kullanıcam ama yok ...

Hava kaarcıkları oluşmuş bir manikürüde sevmez ki kimse...



Fotograflar da rengi tam olarak belli değil
Gidip biryerlerden bulup görün muhteşem bir yeşil
ne gözünüzü yoruyor ne silik duruyor
bir kere renk değişimi yok yani nasıl duruyorsa aynı rengi elde ediyorsunuz.

Ojenin fırçasına bile bakmadan alma nedenim de kesinlikle rengi...

Aynı rengin bir iki ton açığı Rimmel de var ... Bilginize...

GABRİNİ 339
FİYAT : 2,00 TL




23 Ağustos 2011 Salı

Sen gidiyorsun - GRİPİN

Günün şarkısı da gripinden gelsin...




Gidiyor ellerin, gidiyor sesin, gidiyor nefesim
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun

Gidiyor yarınım, gidiyor evvelim, yaşamım sebebim gidiyor
Ama hepsinden önce sen gidiyorsun

Kalıyor yastığıma sinmiş kokun
Kalıyor sevişmelerimizin son şahidi
Sen gidiyorsun

Gitmek tüm kalanları yanında götürmekmiş
Ben bilmem, sen bilirsin elbet
Sen gidiyorsun

Dur! Dur! Gitme bir bakış borcun var bana son gidişinden

Vur, kır, parçala sen kazan bu aşkı ama
Bırak benim olsun harcanacak son kurşunlar
Sen yaz, sen oyna kalan tüm perdeleri ama
Bırak benim olsun bize dair bütün alkışlar


Şimdi moda çıplak kitap okuma....

New York sanat dünyasında yeni moda, çıplak kitap okuma seansları

Manhattan’ın lüks Greenwich Village semtinde bir kulüpte toplanan “Naked Girls Reading” (Çıplak Kızlar Okuma Grubu) üyeleri, ayda bir kez çıplak kitap okuma seansları düzenliyor.


Bornozlarıyla kulübe gelen dört model, çoğunluğunu genç çiftlerin oluşturduğu kalabalığın önünde soyunduktan sonra, şaraplarını yudumlayarak “yüksek edebiyatın” keyfini çıkarmaya hazırlanan dinleyicilere, Shakespeare, Oscar Wilde ve Henrik Ibsen gibi sanatçıların eserlerinden bölümler okuyor.

Modellerin, ilgili eserlerin tiyatro oyunlarında deneyimli sanatçılar arasından seçilmesine özen gösteriliyor. Aykırı sanat grubunu 2009’da kuran Michelle L’amour, bir neo-burlesk tutkunu.

New York dışında Kopenhag ve Londra’da da çıplak okuma günleri düzenleniyor.


bu da benim yorumum :

Şimdi bu çıplak okuma seanslarının haberini ilk okuduğumda hadi canım diyen erkekler olduğuna eminim... hatta yakında taksim meydanında bize kültürsüz diyorsunuz bir kitap bile okumadınız diyorsunuz okumamız için teşvik mi ettiniz... teşvik böyle olur biz de bunu hak ediyoruz diye eylem yapabilirler...

Türkiyede eylemler  pek başarıya ulaşmaz da diyelimki bu abartı yüksek katılım sebebiyle başarıya ulaştı... Allah aşkına kitabın bir sayfasının okumasının tamamlanabileceğine inanabiliyormusunuz...

ya 3+1 film izler gibi karşılarına oturup saçma sapan bakacaklar ve başka şeyler yapacaklar yada sahneyi basacaklardır...

bizim milletimiz de sapık mı canım demeyin...

zaten ben bizimkilere demiyorum be Allahın kültürlü Greenwich Village  sakinleri TEŞHİRCİSİNİZ...bunun da başka açıklması yok...Gidin kitabınızı evinizde okuyun çıplak falan okumak istiyorsanız... bu ne şimdi canımmm.... Türk erkeklerinin de aklına böyle garip fikirler sokmayın... son söz!!!

bu arada neo-burlesk ne demek diye merak edenlere :

Striptiz, teatral ögeler, mizah, dans, müzik, aslında değişen fazla bir şey yok. Sadece burlesk, biraz daha modernize ve daha seksi. Dizaltına kadar püsküllü elbiseler, uzun inci kolyeler, jartiyerler, otrişler, burlesk modasının olmazsa olmazları.



*toplumsal sorunları, mizahi bir yaklaşımla hicveden tiyatro türüdür.

Kahve Molası - 2 -

Mırra nedir bilir misiniz ?

Anadolu'da kahve kokusu insanın ayrı bir içine işler...

kahve'nin kırk yıl neden hatırı olduğunu da sanırım Mırra'nın ne kadar uğraşlarla yapıldığını okuduğunuz da anlayabilirsiniz...

Mırranın diğer kahvelerden  farklı bir yeri ve kültürü vardır..

 Bir kere sakın elinizden bırakmayın hatta birinin zorla fincanı elinizden almasına kadar  bekleyin benden uyarması  :)))

Ayrıca öyle iki kişi geldi diyelim ama kahve alırmıydınız mırra yapıyım mı diye atlamayın  pişman olursunuz...

Zaten öyle ilk kez falan yapıyorsanız ilk önce izin almanız gerekiyor...

tatlı kahveye bayılırım diyenler veya şekersiz hiçbirşey içemiyoruz diyenler öncelikle söylemem gerekir ki Mırra asla size göre bir kahve değil... Aci kahve olarak biliniyor ve şekersiz içiliyor. En fazla içine kakule atabilirsiniz:))) O da size çok tatlı gelmeyecektir...

Ama kendinizi doğunun  o otantik ortamında düşünün kulpsuz fincanlarla içilen bu kahveyi tatmadan gelmek ister miydiniz ?

Şimdiii.... 
Hiç duymamış olanlar
yada
duymuş ama
Mırra dediğiniz kahvenin de kültürü mü olur diyenler için kısa bir açıklama yapalım... 

Afiyet olsun... picole


Doğu'nun bir kokusu olsa, herhalde buram buram kahve kokardı. Doğu'nun bir kimlik işareti kahve... Batı'ya doğru uzayan serüveninde türlü türlü biçimlere girdi. Geçtiği yollar boyunca konukseverlik ilkelerini ve bu ilkelerin ışığında günlük davranış biçimlerini, mekânlarını, simgelerini; sözün kısası 'her dem taze' bir kahve kültürü yarattı.



Mırra hala yerel kalabilmiş ve geleneksel özellikleri olan bir kahve.
Arap kentlerinden geldiği söylenen mırra, özellikle Urfa ve çevresinde içilen geleneksel bir kahvedir.

 Yayılamamasının ya da yayılmamasının en önemli nedeni evinizde kendiniz için pişirebileceğiniz bir içecek olmaması. Kilolarca kahve çekirdeğinden, ciddi emek ile ve çok miktarda hazırlandığı gibi, sunumu ve içiminin de bir adabı var. Mırra kelimesi Arapça'dan geliyor, acı anlamına gelen 'mur'dan türetilmiş.

ACI KAHVE - MIRRA
ACI KAHVE - MIRRA30-40 kişilik bir servis için hazırlanan mırra için ortalama 1 kg. kahve kullanılır. Su ve kahve, çeşitli aşamalarda kaynatılıp-soğutularak, yaklaşık 4,5 saatlik bir pişirme işlemine tâbi tutulur.

.
Mırra'nın Hazırlanması:

Kahve Çekirdeklerinin hazırlanması
Vurgulanması gereken özel bir çekirdeğe gereksinim yok. Kaliteli bir kahve çekirdeği yeterli
1. Tercih edilen kahvenin çiğ (yeşil) çekirdek halinde alınması. Bu çekirdek geniş, uzun saplı tava benzeri kaplarda kavruluyor ve uygun rengi alınca ustası kavurma işlemini bitiriyor.
2.  Kavurma işlemi bitince, ağaçtan yapılma dibeklerde, kahve çekirdekleri dövülmeye başlıyor. Bunun için günümüzde kahve değirmenleri de kullanılmakta.
3. Türk kahvesinden daha iri dövülen çekirdekler hazır hale geliyor.

Kahvenin pişirilmesi

1. Önce kahve çekirdekleri kaynamış suda uzun süre köpüklenerek ve telvesi ayrılana kadar kaynatılıyor. Bu sürenin sonunda kahve telvesinin üzerinde kalın bir sıvı oluşuyor. Buna da şerbet adı verilmekte.
2. Bu şerbet süzülerek mutbak adı verilen, mırra için özel hazırlanmış güğüm benzeri bir kaba boşaltılıyor ve kaynatma işlemi bu kapta devam ederken üzerine 2-3 kilo kahve çekirdeği ekleniyor ve taşmamasına dikkat edilerek kaynatma işlemi devam ediyor. Bu arada üzerine su ekleniyor. Bu işlem 5-6 kez tekrarlanabiliyor. Sonuçta uzun süre saklanabilen ve tekrar tekrar kullanılabilen koyu kıvamlı, acımsı bir içecek elde ediliyor.

Kahvenin sunulması

1. Bu işlemler bitince, mırra soğumaya bırakıyor. Kıvam artık içine konduğu fincanın kenarını boyayacak hale gelmesi ile belirlenmekte.
2. Soğuyan kahve, imibiklere veya büyük cezvelere alınmakta ve ısıtılıp sunulmakta.
3. Genellikle mırra özel günlerde ikram edildiği ve hazırlanması zor ve masraflı olduğu için ağa içeceği olarak ta adlandırılmakta. Misafirler gelince, kulpsuz bir fincana yarısını geçmeyecek kadar mırra doldurulup ikram ediliyor. Fincandaki bitince, fincan yere konmuyor ve yeniden dolduruluyor. İkinci ikramdan sonra aynı fincan silinerek yandaki misafire mırra sunuluyor. Sunan kişinin bir elinde kahve fincanı diğer elinde kahve ibriği var. Boynunda veya cebinde de fincanları silecek mendiller. Büyükten küçüğe doğru, sıra ile tüm odadakilere ikişer defa ikram ediliyor. Mırrayı yavaş yavaş içmek gerek. Mırra şekersiz içilmekte.

Mırra Adabı

Herkes aynı kulpsuz fincanla içiyor. En önemli gelenek, mırra fincanının yere bırakılmaması. Eskiden bu hatayı yapanın yapması gerekenler varmış. Bunlar:
Fincanı altınla doldurmak
Kahveyi servis edenle evlenmek
Kahveyi servis edeni evlendirmek
Kahveyi servis edenin çeyizini düzmek olabilirmiş.

Bir ailenin konuklarına mırra sunması için de özel şartlar gerekiyor. Daha önce hiç mırra sunmamış bir ailenin çocuğu gün gelip de hali vakti yerine gelip de mırra vermek isterse usülüne uygun olarak komşu yörenin ileri gelenlerini evine davet etmek zorunda. Destur (izin) büyük bir yemek şöleniyle kutlanıyor.

Mırraya tat vermesi amacıyla karışıma bir baharat olan kakule katılabilir.


Kaynak: Skylife 05/2002 Benan Kapucu, yazar

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Blogger N'lerini Seçiyor !

Blogger N'lerini Seçiyor !

birinceses blog yarışmasının enlerini seçiyor. yarışma mim yoluyla ilerliyor. kategoriler belirlenmiş durumda ... biz daha çoook yeni bloggerda sonuçları merakla bekliyoruz aslında bu yarışma sayesinde bugün o kadar çok blog okudum ki bilgisayara yapıştım kaldım :) kategoriler aşağıda ...

En İyi Tasarıma Sahip Blogger :
En Güncel Blogger :
En Meraklı Blogger :
En Çok Gezen Blogger :
En Çok Bilgilendiren Blogger :
En Çok Eleştiren Blogger : 
En Çok Kendini Anlatan Blogger :
En Akıcı Yazan Blogger :
En Aşık Blogger :
En Çok Güldüren Blogger :
 
 
 
hadi bakalım sonuçların bayramın birinci günü...

İLİŞİĞİ YOKTUR ALAKASI HİÇ YOKTUR...

http://sihirlikahve.blogcu.com/cakil-taslari-sebnem-ferah/1602484

YUKARIDA VERDİĞİM BLOGLA UZAKTAN YAKINDAN SAĞINDAN SOLUNDAN DOĞUSUNDAN BATISINDAN VE HATTA KUZEYİNDEN VE GÜNEYİNDEN GEÇMEDİĞİM GİBİ HİÇBİR KARDEŞLİK AKRABALIK ÇOOOK UZAKTAN AHBAPLIK GİBİ BAĞLARIMDA YOKTUR.

EN SON BLOG YAZISINI 2007 YILINDA YAZMIŞTIR ZATEN BU KADAR ESKİ BİR BLOGER NEDEN BIRAKMIŞTIR O KONUDA DA BENİM BİR FİKRİM YOKTUR...

BİLGİNİZE :)

Gabrini - 367



Bugün parmaklarımda olan ojemizle tanıştıralaım sizi....

Gabrini - 367
nefis bir mavi...

aslında bütün yaz aradığım mavi diyebiliriz..

koyuluğu güzel...
tek kat bile güzel duruyor ama tercihim çift kattan yana
çok çabuk kuruyor...

amaaaa

fırçası çok kötü...
yani kötü derken bana mı denk geldi bilmiyorum ama yamuk bir fırça
ve hava kabarcıkları yapıyor minik minik

yani günü kurtarır ama geceyi asla :)))

ben  hergün değiştirdiğim için sorun değil ama bir daha sürerken İKİ KERE düşüneceğimi biliyorum...

ama renk için değer dersiniz
siz bilirsiniz :)))

GABRİNİ - 367
FİYAT : 2,00 TL

Televizyon harikaları :)

Güner Ümit'in kadın kılığında Turnike sunması...

 Bu kadarla kalsa iyi bir programında Songül Karlı'ya kızılbaşmısın demesi Star stüdyolarının basılması bir yıl sonra olay kapatılmış ve program yeniden başlamışken  özür dilemeye çalışıp kaş yapıcam derken göz çıkartması ve ekranlardan kaybolmasıdır esas olay...


Medyum Memiş'in Medyum Keto'ya giriştiği saniyeler...

Bu iki medyumun arasının hiç iyi olmadığını görüntünün ultra komik olduğunu ve daha sonra yorum olarak bunlar nasıl medyum tokatı bile göremediler dendiğini hatırlıyorum hatta yazarken yine gülüyorum :) haklılar ama benim güldüğüme bakmayın Keto engelli olduğu için Medyum Memiş'e baya karşı baya eylem yapılmıştı:))) sonuç mu komedi :)))





Uğur Dündar'ın kaçırılan gemiye helikopterden atlayışı


Evet ya ultra süper mega gazeteci Uğur Dündar .. genelde fırın baskınlarıyla uğraştığı yıllardı. Anchorman teriminen çok gazetecilikleri önplandaydı o yıllarda... Helikopterden atlamıştı ya... işte Gazetecilik budur :)



Hülya Avşar'ın Rıcky Martin ile şakalaşırken ünlü şarkıcının kalçalarını yoklaması ...

Bunu da hatırlıyorum çünkü daha gay olduğu ortaya çıkmadan ve ben liseye giderken hastaydım bu adama :) ah gençlik neleri beğeniyormuşuz böyle :)) Hatta Hülya Avşar bunu zaman zaman hala yapıyor..ama sanırım artık bayanlara :)) Dikkat :)






Sarı saçları dekolte giysileriyle ekrana çıkıp hava durumunu sunan Hülya Uğur'un seyirciye veda ederken söylediği "Havalar nasıl olursa olsun sizin havanız iyi olsun" cümlesi...

Evet bu laf tavan yapmıştı kadına uyuz olanlar çoğunluktaydı:)) ben bu lafı hala kullanırım:)) yaşlılık işte...

Benimle Evlenir misin?" programıyla adını duyuran Caner, katıldığı televizyon programına Tülin'in telefonla bağlanması üzerine cinnet getirdi.Bir anda kendisini kaybeden Caner, masada duran su bardağını kafasına vurarak parçaladı.

Kriz programları... evet ilk BBG'yi deli gibi izlemiştim. Geceleri ders çalışacağıma televizyonu açar ona bakardım Melih vardı... Sonra bu bbg serisi geldi onları izlemedim :P Ama bu iki uyuzu da çok net hatırladığıma göre izlemişmiyim ne yoksa basında mı çok çıkmıştı. Kafada bardak kırma olayına gelince filmlerde kullanılan şeker bardaklardan olduğu ortaya çıkmıştı.:))

Programa katılan ve 6 yaşından bu yana geleceği gördüğünü iddia eden Sadri Yıldız, bir anda bağırarak yerinden fırladı ve stüdyoda yuvarlanmaya başladı. Uçan adam olması..
Buna yorum yapamıyorum bile gülmekten:)) vodafone reklamının ilham kaynağı reklam seyretme sebebim :))) Bilindiği kadarıyla uçma çalışmalarına devam ediyor :))

M.Ali Erbil'in canlı yayınlanan Ya Şundadır Ya Bunda programında bir görevlinin pantolonunu indirince büyük bir skandala da imza atması...
Açalım konuyu adamın boxer'ını da indirmesi ve hoooop Yiğidin malı meydandadır durumu :))) Bu yüzden hakkında dava açılmıştı ama dava iş kazası olarak düşmüştü :))) iyide Mehmet Ali Erbil hep cıvıklığın dozunu kaçırırdı zaten... Limon tiki olan bir adam vardı onu taşırdı programlarına...

TV ekranlarının unutulmaz olaylarından biri de Petek Dinçöz ile Can Tanrıyar'ın canlı yayındaki düğünüydü
Çift Beyaz Show'da milyonlarca kişinin gözü önünde evlendi.

Tamamen saçmalığın dik alası bir durum... hoş özgür ülkem benim..isteyen istediği kadar saçmalar...ama bunlar ekran karşısında boşanmadı dimi:P


Yıldo'nun Süpermen kılığında Turnike sunması...

Yıldo bu normal geliyor...cicişlerle de program yaptıysa süperman kılığına girmesi neden anormal olsun ki... kopartırım mı ne bir lafı vardı bir de... bana acayip yapmacık gelir...



Sadettin Teksoy'un kutuplarda kıbleyi arayıp namaz kılması...


ya bu en masumu değil miydi... komik bir adam dı şimdi ne yapıyor acaba ?




Kaan Yakuphan'in haber sunduğu sırada arkasında bulunan dev panonun kafasına inmesi...

böyle şeylere de hep gülerim... Bu adam soyadını mı kısaltmış... ekranı kaplardı... Yakuphanoğullarından... offf!!!



Tolga Gariboglu'nun Hugo yarışmacısı küçük bir çocuktan küfür yemesi... ( Hugo'nun aq. şeklinde )


yorumsuz :)


Sevda Demirel'in Hande Ataizi'ne tokatla dalması...

 :))) ne dedin sen ne dedin sen... :)))))



Reha Muhtar'ın tavanda yürüyen sirk cambazı ile konuşurken ekranda  kendi görüntüsünü ters çevirtmesi ve röportajı bas aşağı yapması...

- Reha muhtar denilince aklıma ilk gelen acı var mı acıdır...:))) Komik adam...
Mahsun Kırmızıgül ile Seda Sayan'ın Reha Muhtar'la Show Haber'e telefonla bağlanmaları ve yaklaşık 3 saat boyunca "sen beni sevdin, ben seni sevmedim..." geyiklerini tüm Türkiye'ye canlı dinletmeleri...

- yorumsuz saçma sapan bir aşk haberiydi... aylarca konuşuldu... reklam aşkı olmayan gerçek duygularla yaşıyorlardı o zaman...
Defne Samyeli'nin gece haberlerini sunarken (1998), "oyuncak pandayla uçak kaçırma" olayında telefon bağlantısı yapıp "Panda canlı mıydı efendim?" diye sorması...

evet hatta uçağı o kaçırdı biz birşey yapmadık :))))
Atilla Taş'ın David Copperfield'in "sahneden kaybolma" gösterisine katılıp, Copperfield'e türlü türlü laflar sokması ve oyunun hilelerini nedensiz bir şekilde milyonlara açıklaması...


-ben yapamıyorum o da hile yapıyor anlatıyım da bir rezil olsun... acaba anlatırım bak beni kızdırma şekilinde bir konuşmaları da olmuşmudur:)))) ham çökelek ya :)))
 Ümit Aktan'ın Japonya'ya gitmediği halde Cunda'daki yazlığından maç anlatması... (Not: Bu bir iddiaydı, olayın içyüzünü bir tek Ümit Aktan bilebilir...)

olabilir Acun Ilıcalı itiraf bile etti :)))



Yıllar önce Hülya Avşar'ın Özcan Deniz'e ''Askerde cinsellik ihtiyacınızı nasıl gideriyordunuz?'' diye sorması ve Özcan Deniz'in ''Senin resimlerinle hallediyorduk'' diye cevap vermesi...

hatırlamıyorum ama Özcan'ı laf giydirme konusunda tebrik ediyorum :))))
Ece Erken'in şarkıcı Kader'i konuk ettiği bir programda, onu Sezen Aksu'nun "Kader, kahpe kader ağlarını ördün mü..." şarkısıyla çağırması. Kader'in canlı yayında darmadağın olması, ve uzun bir süre kendini toparlayamaması...


offf ben bunu atlamışım:)))) süpermiş... benim de kader diye bir arkadaşım vardı :))) tüh aklıma gelseydi yapardım bu espiriyi:)))))


Zekeriya Beyaz'ın Ceviz Kabuğu'nda otelde porno film izlemesi hadisesine, "ne yaptıklarını anlamaya çalışıyordum" seklindeki cevap vermesi ve akabinde gelişen olaylar zinciri...

no comment :)))))))))))
Sabah Şekerleri programını arayan Mehmet Ali Erbil'in konuk şarkıcıdan "Hani kızımız olacaktı..." adli şarkıyı istemesi ve sunucu Özlem Yıldız'ın duygulanıp hüngür hüngür ağlaması...


bir türlü bitmeyen mehmet ali aşklarında biri daha... ay o kıza ne acı çektirmişti... Ben sanırım birazda bu yüzden sevmem mehmet Ali'yi... ama o kızda çok mu saftı:)))
Ali Sami Alkış'ın, Ahmet Çakar ile sağlam kapışıp bir sonraki programda O'na "Bana, senden köpekler gibi özür diliyorum demedin mi?" diye sorması..

:)))))))))))))))
Milli Takım'ın kaybettiği bir maçtan sonra Amigo Orhan'ın stadın içinde  sinsi sinsi bekleyip zamanın teknik direktörü Mustafa Denizli'ye uçarak kafa atması.


:)))) Hak etmiş nasıl yenilirsin sen.... Birde bu bir süre devam eden saha ortasına bayrak dikme muhabbeti vardı... hafızam kötüdür kim ne zaman yaptı hatırlamasam da baya sürmüştü bu muhabbet:)))
Erman Toroğlu'nun "Kale Arkası" programında stüdyoya boylu boyunca kale çizgisi niyetine tuvalet kağıdı serip oluşan o ilginç ortamda dakikalarca yorum yapması...

-Erman Toroğlu ve Ahmet Çakarın her programı olay :)) durun bakın arka arkaya kaç tane çıkar burdan :))) iyi spor magazincisi :))))
TRT Hava Durumu spikeri rahmetli Ersin imer'in "Donsuz Geceler" temennisinden sonra ekranlara veda etmek zorunda kalması...

yazık o zamanlarda işinden oluyormuşsun...şimdi olsan yeniden yeniden kullandırırlar reytingler arttı diye prim yaparlardı :)))


Turgut Özal'ın "İcraatın İçinden" programında ilk kez "Tak bir kaset de havamızı bulalım Semra hanım..." demesi...


evet hatta Turgut Özal'dan sonra nedense bütün liderler her yaz bir açıkhava konserinde Samanyolu şarkısını söylemeyi görev saymışlardı.. birşey ilk kez yapılınca güzel...
İsmail Türüt'ün "Sıkı Dostlar" programında kendini kelebek sanarak cam sehpaya oturmak suretiyle sehpanın bütün yayın hayatına son vermesi...

o narin bir çiçek :))) vayyy tombalak nasıl çeksin seni o masa:))))
Jülide Ateş'in sunduğu "Hop Terelelli" adlı yarışmada, yarışmacının "Bir ülkeyi temsil eden değerli kumaş parçası?" sorusuna "İngiliz kumaşı!" diye cevap vermesi, Jülide Ateş'in bu cevap üstüne gülme krizine girip, 2 reklam arası verilmesine rağmen kendine gelememesi...

yok be güzelim en değerli kumaş ipektir her zaman bilememiş ki:))))
O zamanlar Galatasaray başkanı olan Ali Tanrıyar'ın bir şampiyonluk  sonrası İlker Yasin'in uzattığı mikrofona "Galatasaray'ı sevmeyen ölsün!" demesi, İlker Yasin'in durumu idare etmek için "heyecandan dedi yanlış anlamayın" deyip renkten renge girmesi...

hala tüm fenerlileri çileden çıkaran ve sanırım düşmanlığı katlayan vahim olay:))) Ben Beşiktaşlıyım çarşı herşeye karşı...
Kompela'nın yarım yamalak Türkçe'siyle canlı yayında "Bana p...venk diyo!" diye bağırması...

hahahahah :)))))))))))
Bir Kral Tv vj'inin canlı telefon bağlantısı yaptığı izleyiciye "Nasılız? Bomba gibiyiz değil mi?" seklinde bir soru sorması, ardından izleyici sahsın "Bomba kıçında patlasın!" lafını yapıştırması, vj'in 5 saniye dilinin tutulması...

ikinci hügooo vakası :)))))))))))))))))))))


Sevki Yılmaz'ın ele geçirilen kasetlerinde kriz geçirerek kendisine "komple" kurulduğunu iddia etmesi...

ona komple bir komplo kurulmuş...organize işler bunlar.:))))


aşağıdakilere yorum yapmamaya karar verdim ...
Ceviz Kabuğu'ndan görüsü alınmak üzere aranan kişinin Çiçek Pasajı'nda alem yapmaktayken canlı yayına katılması...



Osman Durmuş'un mektup ile gelen şarbon tehlikesine karşı halkı bilgilendirmesi ve "aha işte bele açarsan bulaşır!.." diyerek mektubu paramparça etmesi...



Euro96 eleme maçlarında milli takımın İsviçre'ye attığı golden sonra İlker Yasin'in "Şapka çıkartacaksınız sapkaaa!!!" diye bağırması...



Şahane Pazar'da su altında nefes tutma yarışmasına katılan adamın boğulma tehlikesi geçirmesi ve bu süre boyunca herkesin "vay be adam rekoru ikiye katladı" deyip adama övgüler yağdırması...



Bülent Karpat'ın "Hop Terelelli Tek Soruda 250" isimli yarışmada "Star öyle verir böyle verir, kazandırır..." diye naralar attıktan sonra elindeki telefonla canlı yayında Noter Nihat yerine bir vatandaşı araması ve vatandasın Karpat'ı bayağı bir dinledikten sonra "ne diyon
kardeşim burası ev!" demesi...



Telegol programında Ahmet Çakar'ın "Beşiktaş hakkında birileri bir şeylerin olması için düğmeye basıyor" lafından bir hafta sonra Reha Muhtar'ın programa katılması ve yanında bir buton getirip Ahmet
Çakar'la "lütfen düğmeye basar misiniz" diye alay etmesi. Ahmet Çakar'in "soytarılığı bırakın!" diye çıkışması...



Kibariye'nin annesi ile meşhur "sofeöerrrr-sofeöerrrr" röportaji...



Levent Kırca'nın açliık grevine başlaması, ertesi gün vazgeçmesi...



Ali Sami Alkış'ın bir futbolcu için "Turgay Seren'i koysan daha iyi oynar" demesi üzerine Turgay Seren'in "yok ebenin.....!" seklinde karşılık vermesi... :)))))))))



Telegol programında, yorumcu Zekeriya Alp'in reklam arasında fenalaşarak hastaneye kaldırılmasının ardından Güntekin Onay ve Ziya Şengül'ün gülme krizine girmeleri...



Reha Muhtar'ın efsanevi falcılar programında alkollü olduğuna dair iddialar üzerine 1 hafta sonraki programında canlı yayında alkol kontrolü yaptırması...



Adının "Fenasi", soyadının "Kerim" olduğunu söyleyen şahsin Yildo'nun canlı yayınına telefonla bağlanması. Yildo'nun olaya, adamın adini ve soyadını birkaç kez söyledikten sonra uyanması...



Cem Özer'in programında Nara isimli bir kadının şiir okurken soyunması...



Tarkan'ın kendisi ile röportaj yapan Savaş Ay'a canlı yayında "çisim geldi!" deyip çekip gitmesi...



Kanal 6'nin Ceviz Kabuğu'nun canlı yayını esnasında "Hulki Cevizoglu'nun kanalımızla artık hiçbir ilgisi bulunmamaktadır!" seklinde altyazı geçmesi...

Tgrt ana haberde hızlı tren kazası anlatılırken altta bant olarak geçen "Tren gelir hoş gelir melodisi için bilmemkaç bilmemkaça tren yazıp kısa mesaj atın" yazısı...

Ebru Gündeş'in kaset tanıtımı sırasında beyin kanaması geçirmesi, bayılması..

Hergün saçma sapan olaylarına daha fazla saçmalık eklenen televizyon programları izliyoruz...aman böyle entel olayım falan diye yazmıyorum bunları... kitap okumuyoruz... filmi evde korsan cd'den yatarak yarı uyuklayarak izliyoruz... tiyatro dersen o da neee konumunda yaşıyoruz... ve izlediğimiz şeyler de bunlar işte... seç kendine haftada iki dizi belgesel neyse işte... seni mutlu edecek sana zevk vericek birşeyleri izle... ama çocukların nasıl televizyon izleme süreleri varsa sende o kadar izle... Bak bu kadar şey yazdım çoğunu hatırlıyoruz... demek o ekranın karşısında bağımlı olmuşuz... Arada çık dolaş...gez... arkadaşlarınla sohbet et bir kır kahvesinde...

Televizyonun esiri olmaaa....