Fatma Aliye Kimdir ?
Şimdi edebiyat derslerinden hatırlamayan bir sürü genç için 50 TL ‘larının arkasında bulunan kadın yazarımızdır…
Peki Fatma Aliye gerçekten ilk kadın yazarımız mıdır ?
1877 yılında yazılan Aşk-ı Vatan ilk roman olarak Zafer Hanım’ın yazdığı tek roman olması dolasıyla kabul edilmemiş!!! ve Fatma Aliye’nin bundan 14 sene sonra kaleme aldığı romanı ve tabiî ki 5 romanı olması dolasıyla ilk kadın yazarımızdır. Bu ne alaka demeyin öyle kabul görmüş… Zafer hanım’ın hakkı yenmiş midir diye sormayın … özür dilenmiş midir onu da bilmiyoruz ama tarihimizde Fatma Aliye ilk kadın yazarımız olarak yer almaktadır.. Bunda her devirde geçerli olan “sen benim kim olduğumu biliyor musun “ olayı var mıdır bilinmez ama Fatma Aliye hanım aynı zamanda Tarihçi Ahmed Cevdet Paşa’nın kızıdır… Ahmed Mithat efendi’nin de manevi kızıdır…
Peki bizim 50 TL ‘larımızın arkasına Zafer hanım ‘ın tahtına oturduğu ve ilk Türk ve İslam coğrafyası kadın yazarı olduğu için mi basılmıştır ?
Tehlikeli bir soru tabiî ki bu… Belki de pek çoğumuz paraların daha arkasında kim var diye bile bakmadan bunu sormak akıllıca değildir… Ama biraz araştırınca bizleri düşündüren bir sonuç ortaya çıkmış ve maillere düşmüştür…
Fatma Aliye hanım 13 yaşında türbana girmiş ve yazılarının çoğunda Atatürk ilke ve inkilaplarına karşı çıkmış , Osmanlı Devleti’nin ortadan kaldırılmasına tepki vermiş bir kişiliktir. Burada biraz durmak gerekirse konuyla ilgili hakkında Fatma Karabıyık Barbarosoğlu’nun Fatma Aliye : uzak ülke diye kitabı bulunmaktadır. Uzak ülke’den kasıt edilen Atatürk’ün yaptığı devrimlerden ve Padişahlığın kaldırılmasından sonra kendini yaşadığı ülkeye yabancı hissetmesidir. Yenişafak yazarı Fatma hanım’ın bunu bir eleştiri diye yazdığını düşünemeyin sakın çünkü kendisi de biz siz ayırımının bu günlere gelmesine neden olan türbanlı bir yazarımızdır. Bu yüzden de kitabında Fatma Aliye’nin feminist yanı değil İslamcı yanı daha bir baskıyla anlatılmıştır.
Bu arada Fatma Aliye aynı zamanda ünlü tiyatrocu Suna Selen’nin anneannesidir. Ve Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ile kitap yazımı sırasında sanırım bu İslamcılık ve türban konularıyla ilgili aralarında bir gerginlik yaşanmış ve bu köşe yazılarına kadar taşmıştır. Çünkü Suna Selen büyük annesinin Sultan’a dahi karşı çıkacak kadar feminist bir insan olarak sadece İslami tarafının bastırılmasını doğru bulmamaktadır.
Sonuç olarak Fatma Karabıyık Barbarosoğlu amacına ulaşmış ve İslami yanını bastırarak her yerde anlattığı Fatma aliye 50 TL yerini almıştır. Bunu da 07.10.2008 tarihli köşesinde “Haberi duyduğumda önce çok mutlu oldum. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'a teşekkür mektubu kaleme alacak kadar duygulandım... Biliyorsunuz birkaç yıldır her vesile ile Fatma Aliye hanımdan bahsettim. Fatma Aliye: Uzak Ülke isminde bir roman kaleme aldım. İki yıldır davet edildiğim her programda ben size önce Fatma Aliye Hanım'ı anlatayım. Çünkü o bizim kristal aynamız. Kendimizi görmemiz için o aynaya bir bakmamız gerekiyor dedim. Çünkü 120 yıl sonra hâlâ daha Fatma Aliye hanımın yaşadığı sıkıntıları yaşıyor olduğumuzu fark ettim. Edebi kamuda tartıştığımız konular ve kendimize bakışımızın, kendimizi ifade edişimizin bile fazla değişmediğini, sadece giderek kalitesinin ve derinliğinin azaldığını fark ettim. Azala azala yaşadığımızı.
Unutuluşun coğrafyasına İttihat Terakki dönemi ile birlikte girip cumhuriyetten sonra tamamen orada kilitli kalan Fatma Aliye hanımı muhataplarıyla buluşturmak için bir insanın sarf edeceği ne kadar çaba varsa sarf ettim. Hatırlarsınız bu köşeden 2007 yılını kendi çapımda Fatma Aliye hanım yılı ilan ettiğimi yazdım. Hal böyle olunca Merkez Bankası'nın 50 TL'nin bir yüzüne Fatma Aliye hanımın resmini koymasını ilk anda maksat hasıl oldu işte diye değerlendirdim. “ diye anlatmıştır.
Peki gerçekte Fatma Aliye sadece İslamcı- Atatürk karşıtı ve Türbanlı olarak anılmak ister miydi ?
Zamanının güçlü koşullarında babasına ve eşine karşı çıkarak roman yazmaya devam etmiştir. Fransızca ve Arapça dersleri almış; matematik, hukuk, Arap tarihi ve felsefesi okumuştur. 1889'da George Ohnet'in Volonte adlı romanını Meram adıyla çevirerek yazmaya başlamıştır. Bu romanı "Bir Hanım" imzasıyla çevirmiştir. Fatma Aliye'nin bu çabası Ahmed Midhat tarafından Tercüman-ı Hakikat gazetesinde övülmüş ve daha sonra yapıtlarında "Mütercime-i Meram" takma adını kullanmıştır. ilk romanı olan Muhadarat bir kadının ilk aşkını unutamayacağı inancını çürütmeye çalışarak yazılmıştır. Romanlarında çoğunlukla duygusal aşk temalarını işlemiştir.
1867 Türk - Yunan Savaşı'nda yaralılara yardım etmek amacıyla Tercüman - ı Hakikat'te yazdığı makaleler aracılığıyla çok miktarda yardım malzemesi temin eden Fatma Aliye Hanım, 1908 yılında kurulan Cemiyet - i imdadiye adlı yardım derneğinin kurucusuydur. Söz konusu olan dernek, bilinen ilk resmi kadın derneğimiz olma özelliğine de sahiptir.
Yazar, Millet Tiyatrosu'nda Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın himayesinde düzenlenen müsamerenin sonunda yaptığı güçlü ve ateşleyici konuşmasıyla da dönemin en güçlü kadınlarından biri olduğunu topluluklar önünde ortaya koymuştur.
Emile Julyar adlı bir Fransız yazarının "Doğu ve Batı Kadınları" adlı kitabını Fransız gazetelerine yazdığı bir mektupla eleştiren Fatma Aliye Hanım, bu tavrı ile Paris'te büyük yankı uyandırmıştı. Aynı tarihlerde istanbul'a gelen ünlü Fransız yazarı Claude Farrere, kendisini ziyaret ettiğinde, Fatma Aliye'yi davranışından ve tepkisinden dolayı kutlamıştır.
Fatma Aliye’ye haksızlık mı ediyoruz haksızlık mı ediyorlar?
13 yaşından beri Türban ya da başörtüsü takan bir yazarın resmini neden başı açık olarak basıyorlar? Amaç ilk yazarın basılması ise Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat' ın yazarı Şemsettin Sami' nin başka eseri olmadığından, Fatma Aliye’nin manevi babası Ahmet Mithat Efendi'nin ilk türk romancısı olduğu kabul edildiğine göre Neden Ahmed Mithat efendi’yi unutuyorlar…
Ne diyeyim 50 TL ‘larımız hayırlı olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder