26 Aralık 2012 Çarşamba

Allah Rahmet Eylesin anlamı nedir ?



Biraz önce bir yarışmada gördüm ve amaaan canım bunu mu düşünüyorsunuz dedim.

Tabi ki " Allah sana merhamet etsin affetsin" manasındadir dedim ama internete baktığımda şoka uğradım...

Bazı şeyleri bilmeden çok ezbere mi söylüyoruz...

İnternette şoka uğramama neden olan yazı :

Arkadaşlar üniversitede hocamız tanımadığınız kişilerin arkasından "Allah rahmet eylesin" demeyin. Bu Allah'a ben ona kefilim ona rahmet göster demektir dedi. Ayrıca onun kötü yaptıklarına da kefil olmuş oluyorsunuz dedi. Bu kötü bir şeydir sakın tanımadığınız kişilerin arkasından söylemeyin. Ama şöyle söyleyebilirsiniz dedi : "Allah amelince rahmet eylesin."

Niyet mi önemli? yoksa söylediğinin anlamını gerçekten bilmek mi ?

Ayrıca kafirlerin arkasından benden af dilemeyin diye ayetlerde varken insan bir durup düşünüyor. 

Ama rahmette sadece ölünün arkasından söylenmez diyenler de var... Hatta hapşırınca bile diyorlar artık :)) 

İlginç geldiği için paylaştım benim kafam karıştı 
sizinki de karışsın azcık :))

Sevgiyle kalın...




25 Aralık 2012 Salı

Günün Şarkısı :) Oğuzhan Uğur - Soğan Ekmek




Benim tek derdim, derdim
Parasızlıktan of, of
Samanlık seyran olur derdim
Kafasızlıktan amman, amman kafasızlıktan
Parayla saadet olmaz dediler amma
Para olsa saadeti geç,
Best model bulurum vallah
Hem bu tiple hem de bu boyla
Umut fakirin ekmeği pek tabi
Hayaller bedava aşk pespembe
Romeo olmaya kasmasak mı ?
Soğan ekmekle amman, amman salça ekmekle
Öpücükle prens olan kurbağa yok
Parayla prens olan öküz çok
Meteliğe kurşun atamıyoruz biz
Kurşun alacak bile paramız yok
Mabedi banka, banka olan insan çok of, of,
Tek tomarla on beş kanka
Bulurum vallah amman, amman bulurum vallah
Kumar haramdır tövbe 
Hayat kumardır öyleyse hayat bize haramdır
Yanacağız valla Allah, Allah pişeceğiz vallah
Borç yiğidin kamçısı amcası Sabancı olan hiç yok etrafta
Varsa bikinin yaparsın birikim
Ekmek yok pasta amman amman yiyorlar vallah
Aşk çok yakar dediler usta
Aşka tüp mü taksak acaba
Eskiden dedemde nakit pek boldu
Buraları bir vakit dutluktu
Bu devirde çakallar et yer
Aslanlar aç aç dolaşıyorlar
Herkes işin kolayını bulmuş
Mis gibi takılıyorlar
Bu devirde çakallar et yer
Aslanlar aç aç dolaşıyorlar
Herkes işin kolayını bulmuş
Mis gibi takılıyorlar...

Söz: Oğuzhan Uğur
Müzik: Raffaele Piccolomini
 

24 Aralık 2012 Pazartesi

Sıkılmadan okuduğum kitaplar :)

Son zamanlarda sıkılmadan okuduğum sıkmayan kitaplar... 

Kitap Fuarına da gitmemle elimde okumam gereken baya bir stok birikti... 

Aşağıdakilerden mutlaka ama mutlaka okuyun dediğim ise AteşBöceği yolu... 

Veeee 
Blog yazarlarımıza hem destek hemde güzel vakit geçirmek için Erkek Dedikodusu - 2 :))




Erkek Dedikodusu -2 Bu gece hiç bitmesin
yine güzel yine akıcı yine eğlenceli...
Serinin 3. kitabı bir an önce çıksa da okusak :)))
TB - FrenchOje ikinize de bir kez daha tebrikler...

Arka kapak : 2011 yazının en eğlenceli romanı Erkek Dedikodusu, kaldığı yerden tüm heyecanı, eğlencesi, kahkahası ve romantizmiyle devam ediyor… İlk kitapta hasbelkader tanışıp, bu kez gerçek birer arkadaş olan kızlar iyice kaynaşmış durumda. Aralarından su sızmayan Derin ve Pera, birbirlerini yerden yere de vuracak, yalanlar da söyleyecekler. Büyüyünce kadın olmak kolay değil. 

Derin'in düğününde bekarlar masasını VIP masaya çeviren, şehrin en gözde bekarı Pera, o gece Can ile karşılaştı mı? Derin'in evliliği nasıl gidiyor? Derin, Cem'in ailesinden kabul görecek mi? Evlilik muhteşem bir şey mi yoksa hayal etmeye bile değmeyecek bir deneyim mi? İlk kitapta yalnız bıraktığımız Pera, gerçek aşkı bulabilecek mi yoksa yine gözde bekar olarak kendini mi avutacak? 

Yeni eklenen eğlenceli karakterleri ve yepyeni damat adaylarıyla Erkek Dedikodusu 2- Bu Gece Hiç Bitmesin, bu yaz tüm soruların cevaplarıyla, en yakın arkadaşınız olup başucunuza yerleşiyor.





Okurken ilk önce karışık gelse de sonra merak uyandıran sonunu merak ettiren bir roman...
Güzel kurgulanmış...

Arka Kapak : Bir cumartesi günü on bir ve on beş yaşlarında Bethany soyadlı iki kız kardeş Baltimore'daki bir alışveriş merkezinde kaybolurlar. Arkalarında tek bir iz bulunamaz. Ne kendileri ortaya çıkar, ne de cesetleri. Geriye sadece herkesin zihnini kurcalayan soru işaretleri kalır.

Otuz yıl sonra bir trafik kazasında aklını yitirmiş gibi görünen bir kadın; Bethany kardeşlerden küçüğü olduğunu iddia ediyor. Ufacık bir kanıt bile hikayesini desteklemiyor, bilinçsizce ele verdiği tüm ipuçları polisi yeni bir çıkmaza sürüklüyor: Ölüm döşeğinde tutarsız bir adam, harap olmuş bir ev ve kayıp bir mezar, yalnız o korkunç günle, uzun zaman önce parçalanmış, akıl almaz bir trajediyle dağılmış ve bu trajedinin görünüşte mükemmel bir yuvadaki çatlakları ortaya çıkardığı bir aileyle ilgili bildiği bir şey var.




Eğlenceli...
Romantik Komedi tadında...

Arka Kapak : Bella on yıl önce, çocukluk aşkı Stevie ile gizlice evlendi; o zamanlar üniversitedeysiler, yetişkincilik oynayan iki büyük çocuktular.Her şey sonradan bozulup gerçekler küt diye yüzlerine çarpınca, Bella yavaşça ayağa kalkıp Stevie'yi terk etti.Ve sır, sır olarak kaldı.
Yıllar sonra Bella, Philip ile tanıştı ve bir daha asla evlenmem yeminine karşın, ona direnemedi.Philip, kaçırılmayacak bir fırsattı.Komikti, etkileyiciydi, ilginçti ve kibar biriydi.Tek sorun, Bella'nın hala (yani kağıt üstünde) Stevie ile evli oluşuydu.Bella da ne yapsın, bu minik sorunu görmezden geldi.Ve zaten Philip'e söylemek için beklediği uygun anı da hiç yakalayamadı.Stevie'yi kaç senedir görmemişti bile, büyük ihtimalle de bir daha hiç görmeyecekti.Yalnız, günün birinde Bella'nın en yakın arkadaşı aşık oldu ve biricik sevgilisini gruba tanıttı.Da da da daaaa!
Adam Stevie'den başkası değildi.Heyhat!
Hayat bundan daha fazla karışabilir miydi?
Peki ya Bella ve Stevie birbirlerine yeniden abayı yakarsa?"


Okurken gözlerinizin dolmasını engelleyemeyeceksiniz....
Tavsiye edermiyim ?
Zaman ayırın ve okuyun derim...

Büyüme çağında başlayan farklı karakterlerde iki kız arkadaşın dostluğu... Farklı yerlere savrulan hayatlar... Ama dostluğun değeri... 



Rachel Gibson kitapları...

Eğlenceli...Aşk kokan ... Beyaz dizi tadında :))
Ayrıca kitaplarına bir seri tadı vermiş... Daha önceki krakterler diğer kitapların da da varlar :))





Yalanlar üzerine kurulu bir dünyada aşk ne kadar tutkulu yaşanır?

Esrarengiz romanlar yazan Lucy, yeni kitabında internet üzerinden tanıştığı kurbanlarını boğarak öldüren bir kadın seri katilin maceralarını yazmaya karar verir. Lucy, kahramanının neler hissettiğini anlamak için her türlü oyunu oynamaya hazırdır. Kendini seri katilin yerine koyar ve internette tanışıp buluştuğu her adama yeni bir kurban gözüyle bakar…

Lucy kitabı için araştırma yaparken, gerçek hayatta da tıpkı yazdığı hikâyeye benzer cinayetler işlenmektedir. Polis memuru Quinn de Lucy gibi katili internetten bulabileceğini düşünmektedir. Lucy ile Quinn yalanların yön verdiği bir buluşmada bir araya gelir ve kendilerini tahmin edemeyecekleri kadar tutkulu bir ilişkinin içinde bulurlar.

Quinn'e göre katil Lucy'dir; Lucy'ye göreyse Quinn seri katilin kurbanlarından biri olabilecek kadar sıradan bir tesisatçı.

Yalanlarla başlayıp tutkuyla şekillenen bu tehlikeli ve gizemli oyun acaba nasıl sona erecektir?



Sırlar Aşka Engel Mi?
Hangisi Tercih Edilmeli?
Aşk mı, Gerçek mi?

Maddie, Truly'ye sevgili ya da koca bulmak için değil, çocukluğunda kötü şeyler yaşadığı kasabaya geçmişiyle yüzleşmek için döner. Bunun için her zorluğu göze almaya hazırdır.

Mick kadınlarla arasına gerekli mesafeyi koyabilen; onların, hayatına müdahale etmesine izin vermeyen bir adamdır. Bu duruşundan hiç taviz vermez, ta ki sırları olan bir kadınla karşılaşana kadar… Onun bir gülüşü, tek bir dokunuşuyla aşk bağıra çağıra kapısına dayanır.

Fakat Mick, Maddie'yle ilgili gerçeği öğrendiğinde ikisi için hem aşk hem de hayat, içinden çıkılması güç bir hal alır… Geçmişten gelen ve her ikisini de derinden sarsan bu sır, aşklarına engel olabilecek midir?



Delaney yıllar önce terk ettiği Truly'ye üvey babasının cenazesi için geri döner. Fazla kalmak gibi bir niyeti yoktur çünkü bu küçük, dedikoducu kasaba, ona hiç iyi şeyler hatırlatmamaktadır. Üvey babasının vasiyetini de dinledikten sonra kasabadan ayrılacağını zanneden Delaney'in planları, vasiyette yer alan bir madde yüzünden tamamen bozulur. Delaney üvey babasından kalan büyük mirasın payına düşen kısmını alabilmek için bir yıl Truly'de kalmak zorundadır. 

Delaney'i bekleyen bir yıllık süre, geçmişinden gelen küçük hesapları kapatmakla uğraşacağı günlere, aşka, tutkuya ve heyecana gebedir. Bir yılın sonunda onu bekleyen sürpriz ise onu büyük bir karar vermeye itecektir.

Bu deli dolu ve romantik kitabı okurken çok eğleneceksiniz. 



Yılbaşına az kaldı :)



2013 'e sayılı günler kala biz ailece yeni bir yıla girmenin değil yeni bir hayatın o masum meleğin dünyaya gelecek olmasının planlarıyla uğraşıyoruz... 

İlk kez hala olmanın heyacanı bir yanda iş beğenmeyip  hala evde olmamdan kaynaklı bu doğuma kendimi adamış bulunmaktayım :) 

Daha önceden iki yeğen sahibi bir teyzeydim ama onların biri 18 diğeri 10 yaşında olduğundan onlar doğduğunda bende bir nevi çocuktum :)) 

Zaten o zamandan şimdiye de herşey değişmiş... Önceden özel hastane ve özel bir oda lüksken şimdi doğumlar resmen bir party havasında gerçekleşiyor:))

Demin de bahsettiğim gibi evde olduğum için neler yapabiliriz neler değişmiş neler güzel ve şık duruyor diye internet başında uzun zamanlar geçirdim :)) Aslında bu işin en kolay yanı bu işlerle uğraşan birini bulmak ve sipariş vermekmiş :))) Ama olur mu neden yapamayacakmışım bak hepimizde becerikliyiz şükür diye bu işe benim gibi balıklama atlayanlara tavsiye zor işler bunlar :))

Daha sonra resimleriyle ayrıca bir post hazırlamayı düşünüyorum... Ama neler yaptın diyorsanız ilk önce yatak odası alsanız da o minik şeyin önceleri o yatak odasında kalamacağına karar veriyor büyükler bu yüzden sepet denilen mini minnacık bir hayat kurtaran alınıyor... Burası kolay kısmı sonra o minik şeye uygun her şeyi ellerinizle yapmanız gerekiyor... İçinin minnacık yatağı,  dışının prens yada prenseslere layık süslemesi... Annem dikiş bildiği için biz bu süsleme işini tamamen ona bıraktık ki  tam bir şehzade beşiği çıkarttı ortaya :))) Bu şehzademize ne yaparım diye düşünürken yapılan bütün battaniye ve mini mini yorganlar bile beşiğe büyük gelince iş başa düştü :)) Kanaviçeden üstünde çizgi film kahramanlarının olduğu bir yorgan yaptım... Kanaviçeyi de çok kolay sanan ben iğneyle kuyu kazmak olduğunu yaparken anladım :)) Ama ortaya çıkan sonuç üzerine ve herkesin tepkisini gördüğümde iyi ki yapmışım dedim... Kanaviçe yapacaklara küçük bir uyarı eğer minicik bir yorgan için bile işleme yapmak istiyorsanız son aya bırakmayın mümkünse öğrenir öğrenmez başlayın :)) 

Sonra hastane şekerlerinden ne yapabiliriz diye araştırmalar başladı...Çeşitli fikirler ortaya çıkınca en güzel üçünden karışık yapalım dedik... Kanaviçeden küçük çikolata keseleri, tığ işi minik patikler ve hırkalar yapıldı... Badem şekerinden hiç hoşlanmayan ben tutturunca renkli çikolatalar ve tüller alındı... İsim etiketleri düzenlendi ... Bunlar birleştirildi ve ortaya yine şeker şeyler çıktı...

Araştırmalara devam ederken odanın bir party havasında olması gerektiğine karar verildi :)) Annem hala abartmayın desede olmmaaazzz diye söylenen bir ben bir de ablam vardı benden içeri :))) Kapıya süsler .. Bir tane kapının dışına isim olmalı... Nasıl yaparız keçeden yapmışlar :))) yaparmıyız olur :))) Şablon internetten emeği bizden:))

Bir de içeri asalım boş kalmasın dedik ve Eminönü havuzlu han imdadımıza yetişti... bu konuda tahtadan kapı süsleri var ki daha sonra odasına askılık haline getirebiliyorsunuz ..

Oda ikramları:))) Onlarında en güzellleri araştırıldı... Türkiye'de yeni yeni meşhur olan cake popslar yapılacak.. denendi mükemmeller :)) Cup cakeler ... şeker hamurlu butik kurabiyeler.... ev yapımı çikolatalı kurabiye fikirleri...  (bu çikolatalı kurabiyelerin patentini alabilirim hiçbir yerde yok) 

Sonuç olarak bizim minik bebişimiz yılbaşı hediyesi olarak 2 Ocak 'ta aramıza katılıyor... Tüm koşturmalarımız onadır ... Blogtan uzak kalma nedenimiz de daha doğmadan kendileridir...  

Sizlere küçük bir not sizde benim gibi bu tip şeylerle uğraşmayı seviyorsanız kendiniz yapın ama gerçekten kolay değil üstelik bizim gibi kalabalık bir aileyseniz :)) Sipariş vermek hem  daha ucuza gelebilir hemde zamanınız size kalır :)))

Resimler yakında...

Sevgiyle kalın...