27 Ekim 2011 Perşembe

köpük boya ama amonyaksız

Schwarzkopf köpük boya

Kuaföre gitmeye benim gibi üşenen herkes için hazırlanmış şampuan gibi kullanılan 45 dakikada kolayca boyanan "kokusu" güzel baş ağrıtmayan süper ve yenilikçi ürün...

Koleston ve Lorealden farkı ise amonyaksız olması... Doğal boya denilen şaçı yıpratmayan ekstra bir parlaklık veren yeni kullanım ürünlerimiz...

benim saçım açık renk olduğundan renk tutmama sorunu yaşamadım açıkçası... Karamel çikolata rengini almıştım... ilk boyama esnansında nefis bir renk oluştu... İşte bu süper olacak derken sanırım amonyaksız olduğu için yıkarken bütün boyanın ve saç rengi hayallerinizin suyla beraber akıp gittiğini görüyorsunuz :) koleston ve Loreal de olan kahverengi aldım ama saçım siyah oldu krizini yaşamasamda saçlarımın uçlarındaki çok açılmış sarı kısımları kapatmadı :(

sanırım en fazla 28 yıkama dayanabiliyormuş.. Ancak saçlar parlak ve bakımlı gözüküyor...

İçinden çıkan bakım maskesi ise tek kelime ile müthiş... Saçları yumuşacık kaplıyor.. ve kremlerden daha iyi bir sonuç veriyor...

tavsiye edermiyim sorusunun cevabına gelince saçınızın doğal renginie uygun bir renk seçerseniz en fazla 2 ton koyulaştırıyor... Eğer gölge veya röfle varsa onlarda çok kapanmıyor:) saçımdan sıkıldım azcıcık değişiklik olsun bir de çok uğraşmıyım diyorsanız kullanın ...





26 Ekim 2011 Çarşamba

Van Depremi.... geç kalmış bir yazı -2



İşte şehitlerin acısının üstüne acı ekleyen Türkiye'nin üstüne kara bulut gibi çöken deprem!!!
7,2 !!!


Deprem haberini ilk aldığımda Allah'ım yardım et dedim... Bu acı büyük... Bu Allah'tan... Ama Allah'ın kurduğu bu mükkemmel düzenin üstüne yapılan çürük binalar kuldan...


Habertürk spikerinin gafına hiç bir şey demiyorum... Aklı o kadarmış onlar çıkmış ağzından...


Açıkçası Müge Anlı'nın da yanlış anlaşıldığını düşünüyorum... :)) Bu bir çelişki değil...Onun isyanı hangimizin beyninde çınlamadı ki... Orada yaşayan insanlara depreme maruz kalan kişilere insanlarımıza değildi ki...


Depremde enkaz kaldırmak için İnşaatlarda kullanılan makineler arandı... Sonra öğrenildiki malum terör örgütü bunları yakmış!!! Hani kendi soyundan gelen insanlar içindi bu savaş!!! Sen onların yaşam alanını zorlaştırdın!!! Ben Müge Anlı'nında bunu dediğine inanmak istiyorum... Çünkü onun söylediği sözler bir gaf ani bir düşünce değil bilinçli söylenmiş sözlerdi...Bunun aksini söylemek nasıl mümkün olabilir ki...


30 tane öğretmen var orda .. yaşları 23 ile 26 arasında değişen....
Yıkılan yurt var... içindekiler daha çocuk!!!
yeni doğmuş bebekler var...
daha bebeğine doyamayan anne babalar...
yunus var... Depremden değil eve geç kalmaktan korkan... Ve hayata geç bile kalamayacak olan... hayatı biten...


İnsan başkasının acısından beslenmez... Ki başkası dediğimiz kim... bizim yan komşumuz mu? arkadaşımız mı? 99 depreminde ölenler de soy sop araştırmasımı yapıldı ? Biz her milletten her etnikten kardeşçe yaşadığımız müslüman topraklar... Mevlana'nın toprakları... eğer böyle bir "ırkçılık" yapıyorsak üstelik böyle bir acının üstüne yazıklar olsun bize...

Şehitlerimiz... geç kalmış bir yazı...





Günlerdir habelerdeki acıdan başka birşey yok sanki hayatımda...

İlk önce alınan 24 şehit haberi... Sonra 26 daha sonra 80 diye duyurulan... Şehit haberlerinin nerde olduğu öğrenildiğinde içinize saplanılan acı... Merak ... Acaba "o" iyimidir diye içinizi yakan suçlulukla dolu bir istek !!! Saatlerce haber alamamak ve yaşadığını öğrenince Allah'ım şükürler olsun " demek ve kalbinizi daha da sıkan bir vicdan...

öyle bir vicdan ki sizin canınızdan birinin yaşadığına ve başka birinin öldüğüne şükrediyorsunuz... Nasıl büyük bir yıkım bu... Başka bir gencecik fidan hayalleri olan daha hayatın başında sevdası içinde 24 çocuk asker!!! Bu terör denilen katliam bizi nelere şükreder hale getirdi böyle...

Sonra çıkan asparagas haberler... içimizde olan acaba mı sesleri...
- Şehit sayısı saklanıyor
- Şehit sayısı 50 üstünde olsa hükümet düşermiş o yüzden açıklanmıyor
- Bu saldırıyı biliyormış müdahele olmamış

Bu kadar can yanınca insan mantıklı düşünemiyor en başta... Ben dürüst konuşmam gerekirse Van depremine kadar hep aynı acıyı içimde hissettim... O kadar genç yaşta ne için ölünüyor dedim.. vatan için mi? hayır asla ve asla... Vatan için değil siyaset ve dış politika yüzünden ... isyan ettim... Asparagas tüm haberlere inandım...

Sonra durdum ve düşünmeye başladım... Şehit sayısı açıklanmıyorsa bu şehit aileleri yıkıyor olmalıydı ortalığı....Anayasada böyle bir madde olmadığı gibi 1 şehitle 50 şehit arasındaki tek fark daha fazla annenin daha fazla sevdalının daha fazla babanın kardeşin canının yanmasıdır. 49 olduğunda düşmeyen bir hükümet 50 olduğunda mı düşecektir!!! Ve bu saldırı bilinseydi ölüme uykuda yakalanan o minik mehmetçikler uykusuz ve dimdik ayakta ölmeyi tercih ederlerdi...Dimdik... Ama bu pusuydu!!! Adilikti... Korkaklıktı...

"Kürtlerin yaşam hakkı" için diye başalayan ve türkü kürdü çerkezi lazı ermenisi rumu olan askeri ve sivil kişilerin "yaşamak hakkını" elinden alan bu siyasi oyun artık bitsin!!!

Bu ülkede yaşayan herkes birbirine dosttur arkadaştır yoldaştır ...



Denedim Biliyorum

İkigün önce acayip derecede saç rengi değiştirme krizim tuttuğu için ve bunun için internette araştırma krizine girmişken bir site keşfettim ...

Bende önce sanırım herkes keşfetmiş ama bana ilginç geldi... Reklam dünyası sen nelere kadirsin :)

http://www.denedimbiliyorum.com/

Site yeni çıkan ürünlerin denemeleri yapılıyor ve bunun için size örnekler gönderiliyor... Siz de deneyip blog sayfanıza yazınızı ekliyorsunuz yada orada görüşlerinizi paylaşıyorsunuz...

Gerçekten güzel fikir bir ara kapı kapı dolaşıp ürün pazarlamalar vardı... Anketler genellikle daha kullanılmadan cevaplanırdı.. Bu daha dürüst geldi... Blog benim doğrusunu eğrisini yazarım :)))

üye olmak isteyenlere

Referans kodunuz: a14b9

13 Ekim 2011 Perşembe

Salı sallanır
çarşambayı sel alır da

bu perşembeye ne oluyordu ?

bugün hava da karanlık değil ama
benim ruhum karardı sanırım
offff :((

10 Ekim 2011 Pazartesi

Bir Tutam Cennet ....



işinde iyi çılgınca ve umursamaz bir hayat yaşıyan marley günün birinde ciddi derecede umursayacağı bir gerçekle yüzyüze gelir..

kolon kanseri...


Evet konu bu ... belkide son zamanlarda izlediğimiz çoğu filmde bu var... Birine aşık olursun ve tak !!! Amansız bir hastalık kapında... İncir Reçeli-kasımda Aşk başkadır vs. vs. vs...İncir Reçeli sevenler bu filmide seveceklerdir. Film hem komik hem çok güzel akıyor ve Kate Hudson'un güzelliğini de eklerseniz mükemmel bir iş diyebiliriz... Konunun tekrar etmiş olmasına bakmazsak duygular çok güzel verilmiş... Ölümü umursamayacağını zannetme, o şokla herkesten gizleme isteği, geçmişten kalan hesaplaşmalar. kızgınlık, korku, öfke ve aşk...İçinde bir masalsı "3 dilek" hakkı teması da mevcut... Ama ben zaten hayatımız da bazen bu dilek haklarını kullanıyoruz diye düşünürüm... Asıl itibariyle dram olması gereken filmin sonu da çok "dream" olarak bitmiş...

Sonsöz

Bu filmi izleyin...

Ölürken sizde Aşk mı dilerdiniz yoksa aşk dilek işi değil kendi rotasını çizer mi ?

Yepyeni bir hafta

Bugün yepyeni bir hafta hüzünlü bir sonbahar sabahıyla başladı...

Yağan yağmurun tüm sıkıntıları unuttursun ve güzel geçsin İnşallah...

Bu arada hafta sonu mükemmel filmler izledim:)

az sonra :)

7 Ekim 2011 Cuma

İyi tatiller :))

Ve bir mesai haftasının daha sonuna gelmiş bulunmaktayız...

Bu hafta izlediğim tüm filmlerin konusu yorumu yapılmış olup blogumuza eklenmiştir.

Ve hafta sonu başlasınnnnn

herkese bol süpirozlu muhteşemli dinlenceli ve eğlenmeli bir hafta sonu olsun....

Bugünün şarkısı :))

Sesi de kendisi de güzel insan :)))

Mehmet Günsur - AŞK Tesadüfleri Sever



Eylül Akşamı


Hiçbir neden yokken, ya da biz bilmezken
Tepemiz atmış ve konuşmuşuzdur
Onca neden varken ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve susmuşuzdur
Aynı anda aynı sessiz geceye doğru
Içim sıkılıyor demişizdir
Aynı sabaha uyanırken kimbilir
Aynı düşü görmüşüzdür

Olamaz mı ? Olabilir
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında


Belki benim kağıt param
Bir şekilde, döne dolaşa
Senin cebine girmiştir
Belki aynı posta kutusuna
Değişik zamanlarda da olsa

Birkaç mektup atmışızdır
Ayın karpuz dilimi gibi batışını
Izlemişizdir deniz kıyısında
Aynı köşeye oturmuşuzdur Köhne’de
Belki de birkaç gün arayla


Olamaz mı ? Olabilir
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında




Bostancı dolmuş kuyruğunda
Sen başta ben en sonda
Oylece beklemişizdir
Sabah 7:30 vapuruna
Sen koşa koşa yetişirken
Ben yürüdüğümden geç kalmışımdır
Aynı anda başka insanlara
Seni seviyorum demişizdir
Mutlak güven duygusuyla başımızı
Başka omuzlara dayamışızdır

 
Olamaz mı? Olabilir
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında


Çifte Düğün



Birbiriyle anlaşamayan ikiz kardeşlerin anneannelerinin 17 Aralık 'ta düğünü vardır. Düğüne bir çift olarak katılabilmelerinin tek bir yolu vardır oda bir sevgili... Ciddi bir ilişki...

Bu konuyla başlayan kızların ikiz olması sebeiyle yaşanan tesadüfler sonucunda da aynı adama aşık olan kardeşlerin düştüğü durumlar söz konusu filmde

romantik komedi tarzında ki film yer yer monoton bazen eğlenceli ama vasatın ötesine geçemiyor ki romantik komedi filmlerine bayılan ben bile zaman zaman sıkıldım diyebilirim.


Sonsöz

Daha önceden almış bir kenara koymuşsanız ve e vaktim de var ne yapsam diyorsanız izleyin :)

Cınderella Pact (Sinderella dayanışması)



Sarah Strohmeyer’in çok satan romanından uyarlanan filmin başrolünde Without a Trace adlı diziyle ünlenen Poppy Montgomery var.


Nola (Poppy Montgomery), Deb (Audrey Wasilewski) ve Nancy (Chelah Horsdal) üç yakın arkadaştır, Üçü birlikte kilo vermek için köşe yazarı Belinda Apple’ın tavsiyelerini yerine getirmeye karar verir.


Bu karar Nola’yı, arkadaşlarını kaybetme riskiyle karşı  karşıya getirir. Zira Belinda Apple aslında Nola’nın ta kendisidir ve Nola’nın gizli kimliği artık tehlike altındadır...







Filmin başrolündeki yakışıklı için bile izlenecek bir film diyeceğim ama haksızlık olacak :)   Romantik komedi tarzını sevenler için ki ben bayılırım gerçekten çok keyifli bir zaman geçireceğinizin garantisini verebilirim... Kim masallardan hoşlanmaz ki :)
İş çıkışı yorgun argın eve gittiğimde; oldukça eğlenerek seyrettiğim ve iyi ki almışım dediğim filmlerden biriydi..

Biraz masalsı , biraz kilo vermeye özendirici:) biraz iş dünyasının gerçeklerini yüzünüze vurucu ve eveet doğru dediğiniz en önemlisi gülümsediğiniz bir film :)

Üstelik mutlu sonları seviyorsanız hiç kaçırmayın derim.


yakışıklıyımı merak ettiniz :))



Adam Kaufman


Bornova Bornava


Yönetmen :
İnan Temelkuran
 46. Altın Portakal Film Festivali'nde başta En İyi Film olmak üzere En İyi Erkek Oyuncu, Yardımcı Kadın Oyuncu, Kurgu ve SİYAD Jüri Özel Ödülü dallarında 5 ödül kazanmıştır.

Konusu

Film hayallerimizin iyice küçüldüğü, ruh sağlığımızı bozmadan yaşamanın zorlaştığı bir dönemde geçer. Sıradan hayatlar büyük umutlara dönüşmüştür.

“Ah bize de bir şans verilse” diye diye mahalle bakkalının önünde günlerini geçiren Salih ve Hakan abi-kardeş gibidirler. Askerden yeni dönen ve sakatlık yüzünden futbolculuk kariyeri başlamadan bitmiş olan Hakan vasıfsız ve işsizdir. Taksici olmayı bekler. Mahallenin psikopatı Salih abisi onu dinleyen ona kendince öğütler veren tek kişidir. İyi ve eğitimli bir aileden gelen Salih mahalledeki her türlü yasadışı işe bulaşır. Çevredeki herkes ondan korkar. Hakan’ın “hasta olduğu” ama konuşmaya cesaret edemediği liseli Özlem de buna dahildir.

Erotik fanteziler yazarak geçimini sağlayan felsefe doktora öğrencisi Murat Salih’in çocukluk arkadaşıdır. Hakan’a, Salih ve Özlem arasında geçen ve erotik fantezi olarak kullandığı bir olayı anlatır. Hakan, hayalkırıklığına uğramış ve kafası karışık olarak anlatılanların tamamını öğrenmek için Özlem’in evine doğru yola çıkar. Özlem ise Hakan’ı görünce ondan korkar. Ancak hiçbir şey anlatıldığı gibi değildir. Olaylar buradan sonra gelişir.
Bence ;

Sizi saran bir film...

Çok yüksek bütçeli acayip reklamların yapıldığı bir dünyada İnan temelkuran küçük bir bütçeyle varını yoğunu ve en önemlisi ruhunu ortaya koyarak çektiği içimizden bir film...

Yüksek oranda küfür içeriyor diye çok eleştiri alsa da mahalle delikanlılarının İngiliz asaletiyle konuşarak çekilse ne kadar gerçekçi olurdu diye düşündüren saçma eleştirilere kulak tıkaması gereken bir film...

Zaman zaman acaba ne enteresanlık olacak diye beklediğiniz aslında sakin ve durağan ama yine de ekranın karşından kalkamadığınız bol portakal ödüllü film...

Film de oyunculuklar da ayrı ayrı övgüye değer... Ama ben en çok Damla Sönmez'i beğendim...

Sonsöz

Alın nescafenizi ve zamanınız varsa izleyin

Kesinlikle festival tadında...

Aşk Tesadüfleri Sever...

 



















Doğumlarından itibaren çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca yolları Ankara’da kesişen, 2010 yılında İstanbul’da tanışan Özgür (Mehmet Günsür) ve Deniz’in (Belçim Bilgin) birbirlerine doğru ve engellerle dolu aşk macerasını anlatırken, bir yandan da geri dönüşlerle onların bugünlerini yaratan dönemlere uzanıyor.

Film, Türkiye’nin 70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarını ziyaret ederek, o yılların artık unutulmaya yüz tutmuş popüler kültür öğelerinden, müziklerinden, yaşam biçimlerinden ve alışkanlıklarından besleniyor. “Aşk Tesadüfleri Sever” pek çok gerçek hikayeden yola çıkılarak derlenmiş olaylar bütünüyle; İstanbul’dan Ankara’ya yaptığı nostaljik yolculuğun içinde izleyiciye doyurucu, duygusal, yıllarca akıllardan çıkmayacak bir aşk filmi vaad ediyor.


Bence film...

Evet işte ortalığı yıkan ama benim kötü geçmiş bir günün ardından sinema'ya gittiğimde bu film yerine "ya sonra" ya girdiğim filmdir:)) tam bir Mehmet Günsur hayranı olduğum halde çok ağlarsın çoookkk romanttiiikkk yorumları benim bu filme girmeme engel olmuştur...

Ama kesinlikle romantik bir film:))
Mehmet Günsur'da kesinlikle çok yakışıklı...
Ayrıca sesi de çok güzel :))

Film abartılı tesadüfler içermesi dışında gerçekten güzel bir romantik film aslında...
Onun dışında da herkes kaderini yaşar ötesi boş denecek bir film...

Ama çoook ağlarsın kısmına kesinlikle KATILMIYORUM

Öyle çok ağlamak yerine aşk güzel şey diyeceğiniz ve acaba biz de daha önce bir yerlerden birbirimiz tanımadan hiç geçtik mi diye düşüneceğiniz bir film...

Ama herşeyin ötesinde bende aşkın tesadüfleri sevdiğini ve aşkın en küçük dokunuşunun gününüzü mucizeye çevireceğini söyleyebilirim...

Sonsöz

İzlemediyseniz üzülmeyin
Ama vakit bulursanız izleyin

Aşık değilseniz aşık olun
Aşıksanız daha sıkı sarılın

İncir Reçeli





Konusu :


Metin 30’lu yaşlarında hayatını TV’lere skeç yazarak kazanan bir adamdır. Yazdığı senaryoları reddedilen bir gün gittiği barda, hayatını tümüyle değiştiren Duygu’yla tanışır. Duygu ve Metin bir masala başlarlar ama sonu başından belli bir masaldır bu…




Filmle ilgili...


Evet evet bu filmle ortalık yıkıldı ve ben seyretmek için çoook geç kaldım biliyorum :)) hatta film alırken fark ettim de daha Çınar Ağacı'nı da seyretmemişim :(


İncir Reçeli'ne dönersek ....
Artık herkes seyrettiği için bu masalsı filmdeki acı gerçek AIDS... HIV virüsü yani...
Ama benim gibi henüz seyretmeyen de varsa diye kim aıds kim değil filmin neresinde hiç bahsetmek istemiyorum.
çünkü filmin büyüsü bozulmasın ve mutlaka ama mutlaka izlensin...
Çok sade anlatımıyla insanı yormayan..içine alan...kahreden...canını acıtan bir film...


Sadece masası bir filmmi sadece aşk mı sadece romantizm mi diye soranlar için söylüyorum fazlasıyla gerçek...


Düşüncesizce yapılan bazı hareketlerin sonuçlarında neler olabileceğiyle ilgili... Tabiki aşkla da ilgili ama hayatın içinde aşk olmazsa da çekilmiyor zaten...


Sonsöz


Filmi halaaa izlemediyseniz mutlaka alın ve izleyin


Zaman yaratın vakit ayırın ve izleyin



Kolpaçino bomba

 
Konusu

Özgür(Şafak Sezer) zengin bir ailenin evladıdır. Ancak hayatından memnun değildir. Ne cimri babasından destek görmekte, ne de zengin kayınpederinden… Özgür’ün geçmişten gelen sevgilisi olan Şale (Özlem Hasgül) çıkaracağı albüm için maddi destek beklemektedir. Bu desteği bulamayınca Özgür’ü, gizlice çektiği bir şantaj kaseti ile tehdit eder. Kalbi kırık bir kadının ’kadınca’ intikamı gibi görünen bu durumun arkasında aslında çok büyük hesaplar vardır.

Özgür bu durumdan çıkabilmek için kolpaçı arkadaşları Sabri(Aydemir Akbaş) ve Tayfun’dan( Ali Çatalbaş) yardım ister. Kendisine çok güvenen bu ekip, Özgür’ü kurtarmaya çalışırken, kendilerini daha büyük belaların içinde bulurlar…



Filmle ilgili

Zaten zorunluluktan izlediğim bu film bana hiç tat vermedi açıkçası ... hayır son günlerde hep romatik dram gerçek hayattan filmler izlediğim için acaba ben komedi sevmiyormuyum diye de düşünmeye başladım.

Hoş Eyvah Eyvah'ın ikisinde de çok gülmüştüm.

Ama bu film benim için sonu hariç tam bir trajediydi.
Yani kim neresine gülüyor gerçekten bilmiyorum ama şafak Sezer'in şu içine şeytan kaçmış kızlı olan filmi daha iyiydi.:))

Ama çok güzel bir sona bağlamışlar ...:))

Sonsöz

Sadece absürd komedi seviyorsanız izleyin

72. KOĞUŞ

Uzun zamandır film izlememiştim ve bu açığı kapatmaya karar verdim :))
Sanırım bu sene dizi izlemek bana çok zevk vermiyor... Öyle çok fazla dizi seyreden biri değilim ... yani her kanaldaki diziye bakıyım aman bunu cdye çekiyim netten izliyim gibi hastalıklarım yok...
O yüzden bu sene sanırım çok dizi izlemeyi düşünmüyorum...
  Arada ona zap zup yapmaktansa bende oturup izlemediğim filmleri alıp seyretmeye karar verdim...
İzlemeye de Türk filmlerinden başladım ...

72. KOĞUŞ


Eşe dosta selam, inandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım, karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım, kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir.”
Orhan Kemal (ölümünden üç ay önce yazdığı bir söz)


Büyük Usta Orhan Kemal'in ölümünden önce yazmış olduğu bu söz sanırım 72. koğuşta anlatmak istediği gurur, insanlık, doğruluk, yardımseverlik gibi insanca duyguların hepsini içeriyor...


Orhan Kemal 'in başyapıtlarından olan ( kanımca her kitabı ayrı bir başyapıttır) 72 Koğuş kısaca ;


insan onurunun düşebileceği en dipsiz kuyunun hikâyesidir.
Tüm yapıtlarında her şeye rağmen insana olan inancını ve sevgisini korumuş olan Orhan Kemal; okurlarına, bu derin çukura yuvarlanmış olan insanların, en yakınını bile üç kuruşa vurabilecek kadar alçalmış olanların dünyasını bir koğuşun karanlığında bile direnişin sesini duyuruyor.
Alçalışın bile yok edemeyeceği insanlık onurunu dile getiriyor.


Film'in konusuna gelince

İkinci Dünya Savaşı Yıllarında 72. Koğuş 'taki  mahkumlar aracılığıyla gurur'u ve insan olmayı anlatıyor...

Film Rize'li biraz safça olan reis'e annesinden 150 TL gelmesiyle başlıyor.

150 TL. 1940 'lı yıllarda çok büyük bir para... Reis bu parayla ilk önce açlık karşısında zor durumda olan koğuş arkadaşlarına yemek yaptırıyor. Daha sonra bir döşek ve giysi alıyor. Bu sırada Konya Hapishanesinden "Fatma" sevk ediliyor ve Reis Fatma 'yı görür görmez aşık oluyor.

Reis'in parasında gözü olan Gardiyan Bobi bir tuzak kuruyor ve hiçbirşeyden haberi olmayan Fatma'nın ağzından mektuplar yazmaya başlıyor.


Oyunculuk;

Filmde bireysel olarak çok iyi kötüyü oynayan bir Civan Canova var ama oda kısıtlı yani genel olarak filmde öne çıkan şey sahneler... Açlık peşindeki insanların sahnesi... Karda çırılçıplak yıkama sahnesi...Burda da sanırım Yönetmeni tebrik etmek gerekiyor.

O yılları kenarının ucundan anlatan  fazla da gişe yapamamış br film.. Vasat değil ama süper de diyemem...

Bu film'in Kadir İnanır'lı 1987 yapımı Erdoğan Tokatlı imzalı ilk versiyonunu görme isteğini  içimde canlandırdı. Çünkü eski Türk filmlerini 40 defa tekrar tekrar izleyen ben nedense bu filmi hatırlamıyorum.

Son Söz

Gülmek istiyorsanız izlemeyin
Halinizden sürekli şikayet halindeyseniz mutlaka izleyin...

konad çakması :))

 




Bugün yeniden yazdan kalma bir hava olacağını öğrendiğim için yeni aldığım Pastel'in limon sarısı rengini denemek istedim.

Ben böyle sarı turuncu gibi tonları tek kullanmayı pek sevmiyorum gözümü yoruyor biraz :)

o yüzden üstüne Alix Avien 'den lacivertle gcocl diskleriyle desen yaptım ... Lacivert sarının üstüne gelince yeşil olduysa da o laciverttir biline :))

aslında çok başarılı bir çalışma olmasa da günü kurtardı !!! çünkü gece o saatten sonra bir daha onları silip yeni manikür yapmaya halim kalmamıştı... kurtarmak zorundaydı :))

kıyafetle iyi oldu :)) o kadar da kötü değil :( olmamalı :)

Alix avien 163 (Lacivert) 1,50 TL
Pastel 308 (sarı) 2,50 TL

gününüz bol güneşli geçsinnn

Günaydın...


(bu fotografı düzeltmeyi bir türlü başaramadığım için başınızı hafif yanan eğin :))) makinayı yan tutmuşum burada düzelmiyor :))

Sabah yeşilköyden güneşin doğuşunu izleyerek güne başlamak...

Güzel bir gün.... hayırlı cumalar...

Ömrümüze  güzel süprizler getirecek bir gün olsun...



5 Ekim 2011 Çarşamba

Bok Böceği...:))

Adamın biri bir gün bahçesinde otururken boktan top yapan bir bok böceğini görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:

"Ey Allahım! her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?"

... Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış.Derdine kimseler çare bulamamış.

En sonunda bilge bir doktor ''Bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş.

Adam köfteyi çakmış ve 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş.


Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyomuş. En birileri dayanamamış sormuş.

- "Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz sendeki bu ne rahatlık ne be adam!."

Adam şöyle cevap vermiş


'' KURBAN OLDUĞUMUN BİR KERE İŞİNE KARIŞTIM BANA KIRK GÜN BOK YEDİRDİ, İSTER YÜZDÜRÜR, İSTER BATIRIR BEN KARIŞMAM KARDEŞİM.:))

29 Eylül 2011 Perşembe

cd ne işe yarar ?



CD ne işe yarar?

veri saklamaya yarar...Artık flash bellekler . taşınabilir harddiskler ve daha birçok kolay yöntem olsada küçük dosyalarınızı taşımak için halaaa kullanabilirsiniz...Ayrıca tüm verilerinizi bu incecik plaka yedek alabilirsiniz...

korsancılık oynamak için internetten indirdiğiniz müzik ve filmleri kaydedebilir ve kolayca seyredebilir veya dinleyebilirsiniz...

orjinal olan tüm film ve müziklerde halaaa bu teknolojik devde toplanıp dağıtıp yapılıyor...

çektiğiniz tüüüm fotografları bu cd denilen ince ve mükemmler alete depolayabilirsiniz ve hatta yedeklemeyi unutmayın bilgisayardan tek tuşla uçup gitmesinnnn...

başkaaaa

balkonunuz varsa ve hattaa terasınız kuşlar gelmesin diye asabilirsiniz :))) şaka mı sandınız.... aslaaaa :)



Yılbaşında yılbaşı çamınızı cdlerle süsleyebilirsiniz.... yok artık demeyin....



tabikiiii arabanızın dikiz aynasına asıp süs yapabilirsiniz.... :))
bu çok geleneksel bir yöntem değil mi:)))
öyle örgü karpuzlardan falan vazgeçin teknolojiye uyun :))


zaman tasarruf devri...
öyle kullandığınız herşeyi işi bitti diye atmayın:))
birşey alacağınız zaman bakın başka nelere yarıyor:))







Aşkın Bana Değdi Değeli-Funda Arar



duy beni al desem sana
götür yeter çok uzaklara
al beni yanına sorma
sorma büyü bozulmasın
tut elimi hiç bırakma
götür yeter çok uzaklara
sev beni sadece durma
bırak batsın yol bitmesin
kimse bilmesin
gizlice kaçalım her şeyden
sensin her şeyim
yok başka isteğim tanrıdan
sen hayatımın sebebi
aşkın bana değdi değeli
sen yaralarımın ilacı
aşkın bana değdi değeli


Günün şarkısı benim için...tam da sonbahar hüznünde yumuşacık içinize işleyen bir ses ve şarkı....


Hoş geldin bahar...



hoşgeldin bahar... son kez gelemeyeceksen bile adına sonbahar denmiş...

hep yaşlı, ömrü tükenmek üzere olan birini anımsatırsın bana...

gözlerinde hüzünlü bir bakış ve yılların yaşanmışlıkları omzuna çökmüş yorgun bir beden gibi canlanırsın gözümde...

Aslında  bilinmez belki ama, ağaçlar ölmemek için döker yapraklarını....kışın kökleri güçlensin diye yapraklara oksijen göndermez ve bu yüzden sarartıp döker yapraklarını.. bir nevi yeniden doğuş için küçük yapraklarından vazgeçer...

Sonbaharsa hüzünlüdür hep...
yazın ışıltısının olmamasımıdır hüznü veren yoksa güneşin ışıklarının bizi gerçekten ısıtmaması bilinmez...
belki de bizde mutluluklar için hüzün biriktiriyoruz daha da güçlenmek isteyen oksijen depolayan ağaçlar gibi...

Hoşgeldin güz...

sen yine de hüzne boğma bizi... aydınlık olsun günlerin... yağan yağmurlarından sonra yedi renk açsın gökkuşağı...ve biz kahkaha olmasa da gülümseyebilelim en azından yürekten...


Pınartepe Mah.İstanbul Cad. Vista 4 Residence No:7 Beykent / Büyükçekmece


Eğer burada kebap yemediyseniz daha önce yedim demeyin :)

bu yazıyı yazmaya aslında o kadar geç kaldım ki...

Ramazan'da tam iftar saatinde gittiğimiz açlıktan başıma ağrı girmişken sıcacık bir güler yüzle karşılandık ilk önce...

O sıcaklığa aynı şekilde arşılık verdim sanıyorsanız tamamen yanılıyorsunuz... trafik iş stresi açlık sigara vuruşları bir araya gelince üstüne birde baş ağrısı eklenince öyle sevimli falan bir insan olmak kolay olmuyor...zaten normalde de öyle sevimli olucam aman herkese mavi boncuk ben güler yüzlüyüm laylaylom havam hiç olmamaıştır... bazen çok istesem bile :)

neyse siz istediğiniz kadar surat asın...onlar hiç aldırmıyorlar aynı güler yüzle hizmete devam ediyorlar...

Yemeklere gelince...

nefis..
enfes...
harika...

nitelendirebileceğim 3 kelime sanırım... porsiyonlar çok büyük... lebeni çorbası benim zevkime göre bir çorba olmasada diğer yemekler harikaydı...

İçli köftesi karışık kebabı adanası pidesi çayı herşey çok güzeldi....

yolunuz beylikdüzü beykent büyükçekmece taraflarına düşerse hiç nerde yemek yesem diye bakınmayın...

pişman olmayacaksınız...

ayrıca o taraflarda oturuyorsanız da evlere servis var :)))

Afiyet olsun şimdiden...

26 Ağustos 2011 Cuma

Bu cuma başka cuma :)

Bu cuma o kadar çok şeyle birleşti ki ...

İş hayatım boyunca cuma günlerini her zaman çok sevmişimdir. Ertesi gün tatildir.. gezme günüdür..hatta okul zamanı da çok severdim... ertesi gün her olasılıkta tatildir...ve tatil kesinlikle güzeldir...

hele ki böyle bayram tatiliyle resmi tatilleri yıllık izin dönemini getiren cumalar candır...mutluluktur... çikolata yemiş hissi uyandırır insanda :)

birde düşünsenize..şimdi tam 1 hafta tatil var önünüzde.. süpper... bir yıllık izinden tatil alıyorsunuz üstüne...ne oldu duble süpper :))

Bu iki hatalık süre içinde ne güzel kahve sohbetleri olur arkdaşlarla... deniz kıyısında, anne kucağında, arkadaş fısıltısıyla...

Herkese şimdiden iyi bayramlar....
ve mutlu olmasını bilen paylaşmayı seven herkese iyi tatiller...

picole :)

Kadir geceniz mübarek olsun...



“Dogrusu biz Kur’an’i Kadir gecesinde indirmisizdir. Kadir gecesinin ne oldugunu sen bilir misin? Kadir gecesi bin aydan hayirlidir. Melekler ve Cebrail o gecede Rablerinin izniyle her türlü is için inerler. O gece, tanyerinin agarmasina kadar bir esenliktir” (Kadir, 1-5).

Kuran 'da bahsedilen tek ay olan Ramazan ayının 26. gecesini 27. gecesine bağlayan gece Kadir gecesi olarak umulur. Umulur çünkü kesin bir tarih verilmemiştir.

Hadislere bakacak olursak ;

- Ubâde b. Sâmit (r.a) şöyle demiştir: Resûlu’llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem, Kadir Gecesi’ni haber vermek üzere Hâne-i Saâdetinden çıktı. Derken Müslümanlardan iki kişi kavga ettiler. Buyurdular ki: Ben, size Kadir Gecesi’ni haber vermek üzere çıkmıştım. Filân ile filân kavga ettiler de ona dâir olan bilgi kaldırıldı. İhtimâl ki hakkınızda bu daha hayırlıdır. Artık siz, Kadir Gecesi’ni yirmiden sonraki yedinci veya dokuzuncu veya beşinci gecelerde arayınız

- İbn-i Abbâs (r.a)’dan rivâyet edildiğine göre, Nebî salla’llâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: Ashâb’ım! Siz leyle-i Kadr’i Ramazan’ın aşr-ı ahîrinde arayınız!. Leyle-i Kadir, ya Ramazan’ dan dokuz gece kala, yâhut yedi gece kala, yâhut da beş gece kaladır

- Âişe (r.a)’dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Ramazan’ın son on günü girince, Nebî salla’llâhu aleyhi ve sellem ibâdet konusunda daha da ciddî bir sa’y ü içtihâd arz ederlerdi. Gecesini ihyâ eder, ehl ü âilesini de ibâdet için uyandırırdı.

- Ebû Hüreyre radiyallâhu anh’den: Şöyle demiştir: Resûlu’llâh salla’llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Her kim, imânından dolayı ve mükafatını yalnız Allâh’tan umarak Kadir Gecesi’ni ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.

Bin aydan daha hayırlı olan, meleklerin dünyaya indiği bu geceyi bereketlendirmek bizim elimizdedir.

Bu gecede amel, ibâdet, zikir ve tefekkürle ulaşılacak olan hayır ve mükâfat, onsuz bin ay amel ile kazanılacak olan ecir ve sevaptan daha fazladır. Bir sınır ve miktar ile sınırlandırılamayacak kadar çok hayırlıdır. Bu da Cenab-ı Hakk’ın, sırf Hz. Muhammed (s.a.v.) ümmetine bir lûtuf ve ihsânıdır. Resûlüllah (s.a.v.), bu geceyle alâkalı olarak bizlere şunları hatırlatmaktadır: “Kim inanarak ve sırf Allah rızası için Kadir Gecesi’nde (Allâh‘a ibâdet için) kalkarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” Demek ki, bu geceyi değerlendirmenin birinci şartı kalkmak, yani gafletle geçirmemektir. Resûlüllah (s.a.v.) namaz kılmış, Kur’an okumuş, duâ ve tefekkürde bulunmuştur. Kadir Gecesi’nin ramazan ayında, bâhusus son on gününde saklı oluşunun hikmeti, insanların ona güvenip diğer zamanlarda isyana dalmamaları… Bir diğeri de yine buna bağlı olarak, Kadir Gecesi’ne tesadüf etme ümidiyle ramazân-ı şerifin tamamını ihya etmelerini istemek olabilir. Bir hadis-i şerifte de Resûlüllah Efendimiz, “Kadir Gecesi yatsı namazında cemaatte hazır bulunan, ondan nasibini almıştır” buyurur.

Kadir gecesinin kadrini, Kur’an-ı Kerim’in “Kadr Suresi” gayet açık bir üslup ile anlatmaktadır. Bu surenin bir ayet-i celilesinde Allah (c.c) şöyle buyuruyor.
“Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.”

Efendimiz (s.a.v)’in mübarek sözlerinden pek çoğunda, Kadir gecesinin çok hayırlı bir gece olduğu ve Ramazan ayının 27. Gecesine tesadüf ettiği bildirilmiştir.

Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu.
“Eğer cennetten bir adam çıksa, ve bütün dünya ehli de ona misafir olmak isterse o hepsini yedirir içirir, giydirir. İşte Kadir Gecesi de Hakk’ın misafirlerinden birirdir. Onun ziyafeti bütün dünya halkına yeter. Mahlukatın tümü Allah’ın misafiri ve kullarıdır. Onun keremi onlara yetmez mi, cömertliği onlara kafi gelmez mi?

Efendimiz (s.a.v) Kadir gecesinde neler yapılacağını, zaman zaman ümmetine ve özellikle mü’minlerin anneleri olan hanımlarına söylemiştir. Hz. Aişe validemiz şöyle anlatıyor:

“Allah resülu (s.a.v) bir akşam odama girdi. Ben ise yatağımı serdim, uyumaya hazırlanıyordum. Şöyle buyurdular:
-Ey Aişe! Bu gece şu dört ameli işlemeden uyuma:

a. Kur’an-ı Kerim’i bir defa olsun hatmet.
b. Peygamberleri, kıyamet gününde kendine şefaatı kıl.
c. Bütün müslümanların rızasını kazan.
d. Hac ve umre yapmadan uyuma.
Allah Resulü (s.a.v) bunları söyledi ve hemen namaza durdu. Bende kalkıp yatağın içine oturdum. Resülulllah (s.av) namazını bitirinceye kadar bekledim.

Nihayet Allah Resülu namazını bitirip selam verince sordum.:
-Ya Resüllallah! Anam babam sana feda olsun, bana dört şeyi yapmadan uyumamamı emrettiniz. Ama ben, bu kadar işi bu kısa zamanda nasıl yapabilirim? Bir çare göstermediniz.
Bunun üzerine Allah’ın Resülu tebessüm ederek şöyle buyurdular:
-Ey Aişe! Dediklerimi yapman o kadar güç bir iş değildir. Çaresi şudur:

a. üç kez İhlas Suresini okursan, Kur’an-ı bir defa hatmetmiş sevabı alırsın.
b. Bana ve diğer peygamber kardeşlerime salat ve selam okursan, bizler kıyamet gününde sana şefaatçı oluruz.
c. Mü’min kardeşlerinin Allah’ın affına mazhar olmaları için istiğfar okursan, onların hepsinin rızasını kazanırsın.
d. “Sübhânellâhi vel hamdülillahi ve lâ ilâhe illellâhü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azıym” tesbihini okumaya devam edersen, bir hac ve umre yapmış kadar ecir kazanırsın.”

Kadir gecesinin zamanı hususunda alimler arasında ihtilaflar doğmuştur. Kimi son on gününde kadir gecesinin aranması gerektiğini savunurken, bazıları daha değişik zamanlar ileri sürmüşlerdir. Aslında Ramazan ayı boyunca bütün gecelerde Kadir gecesinin araştırılması gerekir.

Kadir gecesinin sessiz ve sakin, fırtınasız, ne fazla sıcak, ne fazla soğuk, uyanık bulunan kimselere huzur ve huşu bahşettiği, sabahleyin doğan güneşin saçtığı ışınların gözleri tırmalamadığı çeşitli alimlerce ileri sürülmüştür.

Ramazan gecelerinde çok ibadette bulunulmasını temin için, o gecenin hangi gecede olduğu gizlenmiştir

Kadir gecesinin belirtileri

Kadir gecesinin bazı alâmetlerinden söz edilmiştir.

O gecenin sabahında güneşin parıltısız olarak, yani çevresinde ışık hüzmeleri görünmeden ve gözü rahatsız etmeden dolunay gibi doğup yükselmesi, o gece havanın nisbeten ılıman olması gibi.

Ayrıca, karanlık yerlerden dahi nurlar parladığını farketmek, o gece yapılan duaların kabul olduğuna şahit olmak gibi haller de bu belirtilere dahil edilmiştir.
Bu gecenin özel alâmetlerini farketmek, elbette herkes için mümkün değildir. Ancak ilâhi lütuf ve manevi keşifle birşeyler görülüp sezilebilir. Bununla beraber, o gece olağanüstü şeyler görüp ibadetten uzak kalmaktansa, hiçbir şey görmediği halde dua ve ibadet halinde olmak elbette daha iyidir.

Kadir gecesini iyilik ve ibadetle ihya ederek araştırmak müstehap olduğu gibi, o geceyi zamanında farkeden kimsenin bu müşahedesini fazla açığa vurmadan gizlemesi, Allah’a şükür ve duada bulunması da müstehaptır.
Kadir gecesini takib eden gündüz de, cuma gecesi ve gününde olduğu gibi hayır ve ihya bakımından o geceye dahil sayılır.

Kadir gecesini nasıl ibadetler yapmalıyız?

Kadir gecesini, namaz kilarak, Kur’an-i Kerim okuyarak, tövbe, istigfar ederek ve dua yaparak degerlendirmeliyiz.

Üzerinde namaz borcu olanlarin nafile namazi kilmadan önce hiç degilse bes vakit kaza namazi kilmalari daha faziletlidir. Kazasi yoksa nafile kilar.

Süfyan-i Sevri: “Kadir gecesi dua ve istigfar etmek namazdan sevimlidir. Kur’an okuyup sonra dua etmek daha güzeldir” demistir (Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 313).

Hz. Aise (r.ah) söyle anlatiyor: “Ey Allah’in Resulü! Kadir gecesine rastlarsam nasil dua edeyim? diye sordum. Resulüllah (s.a.v):

“Allahümme inneke afüvvün tühibbü’l-afve fa’fu annî (Allah’im sen çok affedicisin, affi seversin, beni affet)” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314).

Bu gecenin öyle bir ani vardir ki o anda yapilan ibadet ve dualar mutlaka makbul olur. Bu önemli ani yakalamak için gecenin bütününü tövbe ve istigfar ile geçirmek gerekir. Bu da kisinin imanini tazeler. Gecenin bütününü ibadetle geçiremeyenler en azindan teravihten sonra bir miktar oturup dua etmelidirler.

Bu, bin aydan hayirli oldugu bildirilen gecede insanlik alemini huzura kavusturmak için gerekli olan esaslar indirilmistir. Namaz, zikir, tesbih, Kur’an okumak gibi bedeni ibadetlerimiz yaninda düsünce ile ibadet olarak isimlendirdigimiz tefekkürü insanligin amaci nedir? olgun insan olma mertebesine nasil ulasabiliriz? Nasil insanliga daha iyi hizmet edip, daha çok sevgi sunabiliriz? seklindeki odak noktalari ile güçlendirelim.

Unutmayalim ki; özellikle bu gecede Tevvab olan Allah tövbelerimizi kabul edecektir. Bizlere bir ikram olarak sunulan bu kutsal Kadir gecesinde dualarimizdan insanligin huzuru, sevgi ve kardesligin saglanmasi ve devami için bizlere daha fazla güç, iman vermesi için yakaralim. Yalniz kendi sevdigimiz insanlarin degil, bütün insanlarin sevgiye layik oldugunu animsayarak sevgide saglam ve cömert bir ruha sahip olmak için de yardim dileyelim. .

Kadir Gecesi Namazı:

Kadir gecesinde nafile olarak en az 4 rekat Kadir Gecesi namazı kılınabilir.
Bu namazda Zamm-i sure olarak Kadr Suresi, İhlas Suresi okunur.
“niyet ettim, Kadir Gecesi’nde Allah rızası için nafile namazı kılmaya” diye niyet edilir.
1. Rek’atta; bir kere Fatiha Suresi okunup amin denir ve 3 kere Kadr Suresi okunur.
2. Rek’atta; bir kere İhlas Suresi okunup amin denir ve 3 kere İhla Suresi okunur. Ruku secdeler yapılıp oturulur. Ettehiyyat, salli barik duaları okunup selam verilir.
3. ve 4. rekatler da aynı şekilde kılınır.
Namazdan sonra bir kere Teşrik Tekbiri
“Allahu ekber, Allahu ekber, la ilahe illalahü vallahü ekber. Allahu ekber, ve lillahil hamd”
100 kere Kadr Suresi
100 kere İnşirah Suresi,
ve 100 kere de Kadr duası
“Allahümme inneke afüvvün kerimün tühıbbül afve fe’fu anni” okunur.

Manası: “Allah’ım, şüphesiz sen, affedicisin, kerimsin, kullarını affetmeyi seversin, beni de affet(Ya Rabbi)”

Tesbih namazı kılınırsa çok büyük sevap kazanılır.

Tesbih Namazı şöyle kılınır:
Günahların afvına vesîle olan tesbih namazı 4 rek’atlı bir namazdır. Bu namazı kılabilmek için şu tesbihi ezber bilmek gerekir:
سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ ِللهِ وَلاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيم
“Sübhânallâhi vel-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil-aliyyil-azıym”
Kalben tesbih namazı kılmaya niyet edilir. “Allâhü Ekber” diyerek namaza başlanır.

Yukarıdaki tesbih:
Sübhâneke’den sonra 15 kere
Zamm-ı sureden sonra 10 kere,
Rükûda rüku tesbihinden sonra 10 kere,
Rükûdan doğrulunca 10 kere,
Secdede secde tesbihinden sonra 10 kere,
Secdeden doğrulunca 10 kere,
İkinci secde de secde tesbihinden sonra 10 kere,
okunur.
Böylece birinci rek’at kılınmış olur. İkinci rek’ate kalkılınca Fâtiha-i şerîfe’den önce yine 15 kere, diğer yerlerde de, tarif edildiği gibi 10′ar kere okunarak 4 rek’at tamamlanır.
Tesbih namazının diğer tarafları aynen diğer namazlarda olduğu gibidir. Fark sadece okunan tesbihlerdir. İkinci rek’atte oturulduğunda, “Et-tehiyyâtü…”‘den sonra, “Allâhümme salli…“ ve “Allâhümme bârik…“, üçüncü rek’at için ayağa kalkıldığında da “Sübhâneke…” okunacaktır.

Tesbih namazında her rek’atte okunan tesbih adedi 75′dir. Dört rek’atte 300 tesbih okunmuş olur.



Kaynaklar
1) Hak Dini Kur an Dili. 6:4592
2) Muvatta. İtikâf:6
3) Duhan Suresi, 3.
4) Hak Dîni Kur’ân Dili, 9:5970.
5) Müsned, 2:27.
6) Buhari, Siyam: 71, İbni Mâce, Dua
7)Yusuf Tavaslı Üç Ayların Fazileti



25 Ağustos 2011 Perşembe

Tatilimizi Rezil eden 13 şey!

Hepimizin tatili aslında benzer şeylerle rezil oluyor...

Hava koşulları()
Çoğu kişi aynı dertlerden muzdarip... Sanıyoruz ki bir tek biz bu sorunları yaşıyoruz. Oysa bakın, tatile giden hemen hemen herkes bunları konuşuyor, bunlardan nefret ediyor. İşte tatilimizi rezil eden 13 şey

1- hava Koşulları :

Havanın sağı solu belli olmaz... Siz güneşli zannederken, hem de yaz ortasında, bir anda yağmur başlar ve günlerce devam edebilir. Tatiliniz de zehir olur! Meteoroloji bazen pek tutturamasa da, en az 5 günlük raporları inceleyip tatile çıkmakta fayda var!

2- uçağa binerken ayakkabı çıkarma töreni

İnsanı canından bezdiren bu uygulama, bir yandan güvenlik daha önemli diyerek sustuğumuz, bir yandan da gıcık olduğumuz bir durum. Bir de uçakta veya otobüste ayakkabılarını çıkaranlar var ki, onlara hiç değinmemek en güzeli!

3- yolculukta sohbet etmek isteyenler

Bunu seven de vardır muhakkak ama çoğunluğun bu durumdan hiç hoşlanmadığı ve sorulan soruları kısa cevaplarla geçiştirdiği biliniyor! Aman yanınızdakine dikkat!

4- Rötar kabusu

Uçağın rötar yapması kadar insanı seyahatten soğutan başka bir şey var mıdır? O an geri dönesiniz gelir ama artık çok geçtir! Saatleriniz havaalanında geçebilir!

5- Aldatan otel fotografları

İnternetten araştırırken adeta cennetten bir parça gibi görünen oteller, gittiğinizde yepyeni bir kabusun kapılarını açabilir. İşte bu durumda yapılacak şey, ya oteli derhal terketmek ya da o fotoğrafları koyanı bulmak!!

6- Değişken fiyatlar

Otelin içinde alacağınız herhangi bir şeyin fiyatı, dışarıdan alacağınızdan çok daha yüksek olur. Kahrolmadan durumu kabullenseniz iyi olur deriz!

7- Şezlong kapmaca

Sahilde iyi bir bulmak için kahvaltıya giderken havlumuzu şezlonga sermek adettendir. En korkuncuysa, dönüşte havlunuzun yere atıldığını ve yerinizin kapıldığını görmektir. Sakin olmaya çalışın!

8- Uykucu partner

İşte en fenalarından biri! Siz yeni bir şehri gezmek ve keşfetmek isterken, o saatlerce uyumak ister. Neden tatile sizinle gelmiştir o zaman??? Bilinmez!

9- kötü tuvaletler

Buna diyecek bir şeyimiz yok artık! İnsanlık dışı... İnsanı canından bezdirir!

10- Sürekli Türklerle karşılaşmak

Yurtdışına çıkmışsınız... Yeni yerler, yeni insanlar, yeni kültürler tanıyacaksınız. Ama o da ne? Bir bakıyorsunuz ki, karşınıza sürekli bir Türk çıkıyor ya da sağdan soldan Türkçe konuşmalar duyuluyor. E neden dünyanın bir ucuna geldik o zaman?

11- Ekstra harcamalar

Siz tatili uçak, otel ve yemek parasından ibaret sanadurun! Alışverişleriniz, taksiler, ekstra yemekler, içecekler... daha sayalım mı?

12- Turist avcısı restorantlar

Hem yemekleri kötü olur hem fiyatları fahiş! Rezillik diz boyudur yani. Siz siz olun, turistik dokudan her zaman uzak durun...

13- Çocuklar

Kaçın! Etrafınızda çocuk olmadan tatil yapmanız korkarız mümkün değil. Çocuklar her yerde ve çığlıkları giderek yükseliyor. İmdat!

msn şehirli

Yukarda yazanların hiçbirisini ben demiyorum :) Onlar araştırma sonuçları ama şu araştırmalarda saçma sapan maddeler olmasına da uyuz oluyorum... Bakın tatil de benim neler sinirimi bozar aşağıda madde madde...

1- Hava Koşulları

Evet siniriniz bozulabilir... Kesinlikle bir sürü kıyafet giyipte eşofmanla dolaşabilirsiniz... Ani bir rüzgar yağmur kasırga fırtına :) çıkabilir... Metorolojiye hiç güvenmeyin... Bunun da keyfinizi bozmasına izin vermeyin ... yazın mı gittiniz tatile giyin bikinilerinizi girin denizinize... boşverin yağmurda yüzmek ayrı bir zevklidir...

2- Kötü arkadaşlar

Boşuna dememişler insanı yolculukta tanırsın diye...Çok samimi olduğunuz bir arkadaşınızın kötü bir tatil arkadaşı çıkması çoook sinir bozucu falan değil kabustur kabus... Yada arkadaşınızın sinir olduğunuz o en şapşi arkadaşı gelir hooop güm... işte tail orda mahfolmaya başlar... şuraya gidelim olmaz...bunu yapalım, bakarız... ne ya buraya oturmaya mı geldik...
ben aldırmam diyorsanız süpersiniz...

3- Kışın alınmış fazla kilolar

yaaa tatilinizi berbat eden şeylerin en önünde gelenlerdendir.. herkes en fit haliyle dolaşırken ortalarda siz kendinizi pareoların arkasına saklarsınız öyle... Şimdi anladınız mı o 5 kilo fazlayı acil vermeniz gerekmekte...
Şimdi değil canım olan olmuş artık ... tatil dönüşü başlamayı unutmayın diyete...

4- Regl kabusu

Kadınların en büyük kabusu işte... oldum olucam yaklaştı aman...:) aaa şimdi geciktiriciler var diceksiniz... 3 aylık hamile gibi şişkinlik yapan bir göbekle dolaşmayı kim ister peki... En büyük tatil mahfedicisidir kendileri...

5- Grip olmak

Evet bavul hazır yarın yola çıkacaksınız... Akşam biraz serin miydi ne? Haaapşuuu... buyrun geldi tatilinize katledecek peçete düşmanı... Şimdi tatilde hiç çekilmez hele sıcakta katlanılmayan grip tatilde iki tek atınca gitmez...

6- Otel değişimi

Oda ne demek dediniz değil mi? İnternetten baktığınız otel temiz lüks süpper bir yerdi... Aaaaa süprizzz o otel bu otel değil değişmiş... Bu durum başıma geldiği için biliyorum... Bundan kurtulmak için tek yolunuz var...Ya çok dişli olarak bağırıp çağıracaksınız ve otele kaptırdığınız parayı alıp başka otelde yer tutacak ve tatilnizi kurtaracaksınız yada bunu yapacak bir arkadaş olcak yanınızda :))  paranızı yakıp başka bir otele yerleşmekte var ama o yine tatil rezilliği sınıfına ucundan girmekte... giden paranıza yanacaksınız çünkü 3 ay boyunca :(

7- Otel yemeklerinin kötü çıkması

Otel temiz pak güzel nefis... Ama yemekler tam bir faciaysa buna canınız sıkılabilir... Ama meyveyle idare edin canım... hani o fazla 5 kilo vardıya oda gider bu arada... tansiyonlar da çıkmaz bu sıcakta :) Keyfinizi bozmayın tatile devam :)


8- Uçağın rötar yapması / otobüsün geç kalkması / aacayip trafik olması

Evet bir tatil yerine gitmek üzereyken en sıkıcı durumdur... Çünkü tatilinizden saatler çalar... Sürekli şimdi ordaydık aman şurda takılmasaydık yaklaşmıştık gibi kafanızı yoracak tahminlerde bulunursunuz... Bunun da çözümü var...otel giriş zamanından 1 gün çnce yola çıkın :)

9- İşyerinin tatil gününüzü acil bir durum için iptal etmesi

yorum yok...
ama acil durum farkındayız son günlerdi... tatil yatmadı ama plan bozuldu... herkes gidecek bir siz olmayacaksınız... Siz üstelik çalışmaya da devam edeceksiniz... tamam tamam sustum :)

10- Yaz aşkınız olacağına emin olduğunuz kişiyi kaptırmış olma durumu

:) ne uzun bir madde oldu... Evet tatilin ilk günü... onu gördünüz o buseneki yaz aşkı kadromuza yerleşebilir...ama o da ne yanında biri mi var....
bu durumda en olası durum yeni bir avdır:) ama ya tatilin en güzel yerinde sevgilinizle kavga ettiyseniz...offf kabus demeyin... barışın şimdi kavga etmenin zamanı değil...tüm bunları bir yere not edin...evde hesabını sorarsınız :)





TATİL GÜZELDİR...Birde bitmese...

tatile gitmişsiniz yahuuu daha ne istiyorsunuz... gidemeyen ne kadar çok insan var... tadını çıkarsanıza... yoksa bittiğinde daha çok sinirlerinizi bozacak ve bütün yıl yaz tatilimde iğrençti deyip yılı zehir edeceksiniz kendinize... bırakın tüm olumsuzlukları...biraz polyanna olun... nasıl olsa bitecek güzel bir tatil sonrası bitti diye krize girmek daha güzeldir...